Adıyaman Deyimler

D E Y İ M L E R
A

Acıh söyletmeyin : (Birazcık) Ne olur söyletmeyin.
Aç acına olmur : Aç karına olmuyor.
Açacağı bile : Açacağı vakit.
Ağa kızı isdeyip dilenci başlığı vermeh: Bir işte seviyesine göre davranmamak ya da çok vaat edip vaadinde durmamak. Sözü ile davranışı ayrı olmak.
Ağey : Ağabey.
Ağzı sağır : Vurdum durmaz, bön, bön bakan.
Ağzı var dili yoh : Sessiz sedasız kendi halinde
Ağzının sörrigi ahtı: Ağzından sayla aktı ( Ağzı sulandı )
Ahır şer Alemetı : Kıyamet alameti.
Ahırı : Al işte.
Anan aşağı,baban yuharı : Bir oyana bir bu yana ( Zorlu bir anlaşma ve ricayı anlatmak için kullanılan Deyim.)

Ana baba Koltığında böyımek: Anne ve babaya muhtaç yaşamak.
Aney : Anne
Aparmah : Götürmek
Ardından teneke çalmah: İstenmeyen kişinin arkasından sevinç ve kınama gösterisi yapmak.
Arhası beş ator: Çok korkuyor.
Arhası kuvvetli : Kendisini destekleyen güçlü kişileri var.
Aş yerime : Hamilelikte aşerme
Aşa dökülen yağ: Zaten orda olması gerekiyor, biraz fazla olması önemli değil.
Aşı bişmiş kaşığı tikilmiş : Yorulmasına gerek yok her şey ayağına gelmiş.
Ayrı bir baş çekmeh : Gruptan ayrılıp, kendi başına iş yapmak.
Ataş almaya mı geldin: Acelen ne. ( Eskiden kibrit, çakmak pek nadir bulunurdu. Komşuda yanan ateş varsa istenir kendi ocağını tutuştururlardı onun için ateş alanın zamanı yoktur hemen gitmesi gerekir ) anlamında kullanılır.
Avradını satim binin yarısı beşyüz o da bizde yoh : Aman.. Sende yap gitsin. Ne yapalım, çocuğu bulamıyoruz öyle ise var olanı kullanalım.
Avrat ağızlı: Karısının dediğini yapan, söylediği aynı sözleri söyleyen ağız birliği yapan.
Ayağına yer edor: Kendisi için bir şeyler planlıyor.
Ali kıran baş kesen: Astığım astık, kestiğim kestik, Önüne geleni kırıp geçiren.
Avara olmak: Oyalanmak o işe geç kalmak.

B
Başı fırlanmah :Başı dönmek
Balağı geyıpmeh : Paçası kaşmış, Paçasının lastiği açılmış.
Balıma: Bari
Başı kalabalıh: Yoğun, meşgul
Bazar: Pazar
Bed huylı: Kötü huylu
Bek gözlı: Gözü pek, cesaretli
Beleş mezere girmeh: Öylesine bedavacı ki nasıl olsa bir gün ölecek iyisi mi mezar da bedava Denk geldiğine göre ölebilecek kadar aşırı beleşçi
Bereketlı ola Allah rast getire : Yaptığınız iş bereketli olsun, Allah işinizi rast getirsin.
Bi elı kan, bi elı Katran: Bir eli ile kötülük yapar diğeri ile de o kötülüğü yayar.
Bulanıh suda inne aramah:Çok fazla başarı ve ümit vaat etmeyen işi yapmak.
Bi kırtıcik boyı var türlü,türlü huyı var:Yaşı ile yaptıkları bir biriyle örtüşmüyor.
Bize dağ üstü bağ, ke ne ki: Bizim için önemli değil
Boynının kökinı görırsın :Enseyi görmen nasıl imkânsızsa işte bu isteğini de elde Etmen o kadar imkânsız.

Burası yorılmış it yatağı mı ? :Yorulan köpeklerin istedikleri yere yatışı gibi niye buraya yerleşti ( üretmeyen tüketen cinste olan kişilere denir.)
Burnının dibinde gidip-gelmeh: Yanına çok sokulup ikide bir rahatsız edecek harekette bulunmak.
Burnının dikine getmeh : Dediğini yapmak

C
Caf Cag yanor: Hararetli içten içe yanıyor.
Cazı: Ortalığı karıştıran, fitne çıkartan, kavga ortamı yaratan.
Celep: Bozuk, yaramaz adam.

Cermiye: Bedel, cereme

Cığız: Bozma

Cıncıh: Cam eşyası cam parçası

Cüme’e: Cuma

Cümertesi: Cumartesi

Ç

Çağa: Çocuk, bebek

Çağa Çolıh: Çoluk çocuk

Çandırlı: Gereğinden fazla bağıran çağıran, çığırtkan.

Çapıh: Alkış

Çapik: Acele

Çar-Çapik: Alel acele

Çemmırlemeh: Kol veya paçayı sıvama

Çemkirme: Azarlama

Çımahlama: Çınaklama.

Çıralıh: Kabirlere, ziyaret yerlerine yatır başlarında bulunan Taşların üzerine ya da orada bulunan kumbaraya bırakılan Para

Çirçırik: Ağustos akşamlarında öten böcek/ince,zayıf,cılız.

Çırtikli-Sehen: Bakırdan etrafı süslü tırtırlı küçük sahan.

Çıllek: Aç gözlü.

Çıtırıh: Uyuşmaz, bahaneci, yaramaz.

Çinin yime: Alın teri ve göz nuru ilen kazanç.

Çimmek: Duş almak.

Çirtik çalmah: Parmakların bir birine değmesi ile ses çıkarmak.

Çor girmiş: Yok edici, helak edici bir hastalık girmiş.

Çörrik: İçinden su akan ince oluk.

Çulbatıran: Ortalık kirleten, dağıtan.

Çulyahan: Senenin en sıcak ayı.

Çüçet: Otur.

D

Dahacip: Daha ziyade, daha ağırlıklı.

Dam s…ne mertek g… ne: Umursamaz.

Damlanın öyınden kaçıp çörtene Yahalanmah : Damladan kaçarken oluktanakansuya yakalanmak.(Yağmur-dan kaçıp doluya yakalanmak gibi. )

Debelenme: Yuvarlama, yatarak sağa-sola dönüşler yapma.

Deh düşme: Dikkat etme, dikkat kesilme, dikkatle bakma.

Delıye dert yamah: Hiç ilgisi ve alakası olmayacak birine problemini açmak.

Dellek: Talak, Hamamda çalışan erkek keseci.

Dem: Birlik, dirlik, anlayış (örnek damın olmadansa dem’in olsun.)

Dengeser: Sersem

Depışorlar: Boğuşuyorlar, Güreşiyorlar.

Deppik atma: Tekme atma.

Derekep: Derhal.

Dı hadi: Öyle ise haydi.

Dış kapının dış mandalı: Aileden, işyerinden samimi biri değil. Ev dışındaki kapının sokağa bakan evle alakası olmayan kapının mandalı yani yabancı en son kişi.

Dışlığım gelmor: Sıkılıyorum, canım sıkılıyor.

Dikdiki gibi yerımeh: İhtiyar, zayıf ve güçsüz olduğu halde oik ve dinç şekilde biraz da acelece yürüyen kişiye söylenir.

Diklenmek: Söz veya davranışla karşı koyma.

Dil otı yimış: O kadar konuşuyor ki sanki çok konuşmayı sağlayacak bir ot var da onu yemiş.

Dilı kuvvetli Dilim durmaz Dirliğim olmaz: Dili durmaz söylerim bu seferde doğru söylediğim için hazmedilmez geçimsizlik oluşur geçinemem.

Dillik: Kişiler arasında anlaşma.

Ding beygiri gibi dönme: Hiç durmadan hep aynı yöne dönmek.

Diş görme: Rüya görme.

Diya: İşte şurası ( işaret etme )

Dize Zumzıh geçmor: Baba çocuğuna kötülük düşünemeyeceğini bu sözle ifade eder çocuğunu kendi dizi gibi görür.

Dolmalı Kalem: Dolma kalem.

Dölüm Dört çörten Kıyma çekor : Aşırı derecede yağmur yağıyor. Olukla (çörtenler) in tüm faaliyette damdaki suları sokağa takviye ediyor.

Dümbeldek: Yerden kaynayan suyun göbek atışı.

Düşınge: Akıl, uslamlama.

Düşmez kahmaz bi Allah: Herkes her an her şey olabilir, bir kararda kalan ancak Allah’ tır.

E

Efın tefin etmeh: Her yeri karıştırmak, dağıtmak.

Efil efil esor: Dalga dalga esiyor. Hava serin.

Ehenı yap: Kakanı yap ( Ayrıca ihtiyaç gidermek için “Evşen yapma, Mıhdara borç verme, abdest yenileme, su tökme gibi deyimler kullanılır.

Ekmek hıdır yi kudır: Yedikçe şımaran kişi için bu ifade kullanılır.

Eksikcağız: Kadıncağız.

El kızı: Erkek hanımının isminin yerine bu ifade ile çağırırdı.

El oğlı: Kadın kocasının isminin yerine bu ifade ile çağırırdı.

Elden Düyın bayramı: Başkaları da benimsemişse biz de onlarla beraber.

Ele tembel ele tembel ki;Paranan alan, daşnan öldüren : Öylesine tembel ve gereksizmişse ki böylesine adamları para ile alıp yok edeceksin ki etraf temizlensin.

Elehem: Zannederim, sanırım.

Ele mi, sana diyom …. ?: Şişt sana söylüyorum, bakar mısın, Evin kadını kocasına toplum içerisinde bu ifade bu ifade ile seslenirdi.

Elehem gözın löhlemor: Her halde gözün görmüyor.

Elsım ki : İyisi mi?

Elım baymor: Elim vermek istemiyor.

Eli baratlı: Çığırtkan, fena, ortalığı velveleye veren.

El koltığında böyımeh: Başkalarına muhtaç bir şekilde yaşamak.

Elmahasıl: Seni yaramaz şey

Elpikleme: Tahılı, çör-çöp ve yabancı maddelerden ayırmak için el yardımıyla ayıklama.

Elmahassılın eniği : Vay .. yaramaz şey.. seni yaramazın çocuğu

Emmılerının çeçını maç et: Amcaların elini öp.

Enmen atla: En alt tarafta.

Erzı kırıh: Yaramaz şey, kökü kırık.

Esselatın: Bilerek, kasten

Etme bulma dünyası: Öyle bir dünya ki ne yaparsan karşılığını sen de görürsün.

Ezelı: Evelce

Ekislıh: Aksaklık, Terslik.

Erbet eşeret: Karakarışık, acayip hal.

Eşşı çıraya yağ koydı: Beceriksiz birine iş düştüğünde ve bu işi o beceriksiz yapıp da yüzüne gözüne bulaştırdığında kınama ve hayret karışımı ile bu şekilde söylenir.

Eyıptır sölemesi: Söylemesi ayıp.

Eyip tama: Ayıp ama. (uyarı )

F

Farş olmah: Açığa çıkma, ifşa edilme.

Fehşe: En basit bir meselede bile etrafı, ayağa kaldıran, cıngar çıkaran/fahişe.

Fenikme: Bunalma, sıkılma.

Fırdolama: Çepe çevre

Fırt: Bir yudum

Fıssik: İçine kapalı, içten pazarlıklı, sessiz/nefissiz

Fissıği Enmiş: Aşırı istek duyguları dinmiş.

Fissiği Kahmış: Aşırı istek duyguları kabarmış.

Fort atmah: Hava atmak.

G

Gece mehlı: Gece vakti.

Geçındı: Öldü.

Gelıp oturmasın diye Gel otur demom: Gelip oturmasın diye gel otur diyemiyorum.

Gemırmeh: Kemirmek.

Gidişme: Kaşınma

Gişi: Er, erkek, koca

Göte yahın et yimez: O kadar gurur ve kibirli ki ve bu gurur kibirle o kadar seçici ki hayvanın kalçasına yakın eti bile yemez, hayvanın kalçasından et yedi demesinler.

Götından köy yıhma: Beceriksiz, sakar, değdiği yeri bozan.

Gözı küllü: Dikkatsiz, vurdumduymaz.

Gözı yastı: Tepkisiz, hain ve baygın bakışlı.

Gözını agartmah: Dikkatle ve anlamlıca bakmak.

Gün batdı kürt yatdı: Gün ışığı batar batmaz erkenden yattı.

Güvermek: Çimlenmek, yerden bitmek, yeşermek.

H

Ha altan yimışın ha üstten: Yemişsin ya …. Ne şekilde olursa olsun. Ne fark eder.

Hadim alasmaladıh: Haydi Allah’a ısmarladık.

Haydin güle güle: Haydi güle güle

Hafıldana: Aniden, birden bire.

Hafıllım: Aniden, ansızın.

Hah: El, yabancı.

Hal-hin diyerek ketlek: Şöyle böyle diyene kadar.

Halbıhal: Kolay, kolay. (tutturulmaz, denk gelmez.)

Halbır altı: Küçük yaşta çocukların birden çok olduğu durumdaki aile çocuklarına söylenir.

Halı başı: Düğünlerde veya folklor oyununda ekip başı.

Ham söz söylemeh: Yersiz zamansız söz söylemek.

Ham-hesek: Olgunlaşmamış meyve ve sebze.

Hapan Kalma: Çok fakir, yoksul, çaresiz kalma.

Haraba: Yıkık dökük.

Harhuta: Bozuk, yalama, dikiş tutmaz.

Harrıdana yıhıldı: Bir anda arka arkaya yıkılıverdi.

Hesut: Haset eden, çekemeyen.

Hav : Deme…. ? öyle mi ?

Havada pambıh atma: Ne yaptığını bilmeyen hayali ve şişirme laflarla olmayacak işlerle uğraşan.

Havada vurıp tavada yimeh: Tertipsiz, düzensiz, programsız hangi ihtiyacı nerede denk gelirse orada gideren.

Havar havar : Aman, Aman!…

Havaslanor: Heves ediyor.

Haylamaz: Yetmez, kâfi gelmez.

Haşıl: Cıvık hamur/kolalı, ütülü yeni eşya.

Hecer: Yeni

Hefd-ı hest: Uğraşmak, oyalanmak.

Hekim sehenı: Sahan (tabak)

Hekket mı ? : Gerçek mi, Hakikat mi anlamında soru sorma ifadesi.

Hele ki: İyi ki

Helengaç: Salıncak.

Hellıde huç : Beşik veya salıncakta çocuğu uyuturken çıkartılan ses, Beşiği sallarken kendine çekerken “hellıde” ileri yitince “huç” olarak ifade edilir.

Hemamı görmeden Çurınına vurılmah : Dereyi görmeden paçayı sıvamak.

Hemamlıh: Kapı arkalarında banyo yapılacak yer.

Hemdert: Derdiyle dertlenen, arkadaş canlısı.

Hemis: Perşembe

Hengelleşme: Mayışma, uyuşuk hale gelme, dalaşma.

Hepsını bi ipe bağladı: Herkesi etkisi altına aldı.

Hep et: Ye

Herrım: Huzursuzluk, laşkalaşma hali.

Herrım olmış: Huysuzlaşmış.

Hers pazarı: Öfkeyle.

Herslendı hersı kahdı: Öfkelendi.

Hesdırım canım: Hadi canım sende… hiç de değil.

Hey heşem içinde: Telaş içinde.

Heyf: Öç, hırsını alma.

Hezedom: Hazlanıyorum, hoşuma gidiyor.

Heza içme: Oyunda şike yapma.

Hıllığinı vıllığinı sormah: İçini dışını en ince noktasına kadar sormak, anlamak.

Hınciklemek: Mıncıklamak.

Hıncoldı: Hış oldı.

Hındımaçıh: Oyuniçin niyetliyim, müsaitim, oynaya bilirim

Hıram keşem: Kargaşa.

Hırmahış: Ezik, büzük, parça, parça.

Hırppıdana: Tam yerine oturdu, çok uygun oldu. Sanki önceden ölçüsü alınmışçasına yerli yerince oldu.

Hırtlek: Boğaz, boğaz içi.

Hış pış: Öteberi.

Him hime: Temelleri yan yana.

Hindi: Şimdi.

Hindi ele değil: Şu an öyle değil.

Hokba kadı: Yaşının üstünde olgunlukta ciddi ve oturaklı konuşan.

Hommızladı: Omuzladı.

Hoppıdana: Bir anda.

Hopbala ha : Hay da …. Öyle olmaz ki.

Hölbolonın tohımı: Kendisine özel muamele yapılan, özellikle yiyecek taksiminde fazlaca alan ve özel beslenen kişiye tepki olarak söylenir.

Hölbe gözlı: İnce dışa çıkık gözlü, Patlak göz.

Hölhöllı: Şüpheci, evhamlı.

Höt dede: İri, kaba yapılı.

İ

İki ayağını bi pabıca koymah: Çok sıkıştırmak tedirgin etmek.

İlecıne girmek: Bahse girmek.

İnek tası: Yarım küre şeklinde bakırdan tas.

İnim kilitli: Oyun anında yorulunca dinlenme molasında oyuncu inim kilitli derse ona dokunulmaz. Yani oyun dışındayım demiş olur.

İntilı olma: Bağırsaklarını bozulması.

İsne’in: Pazartesi

İşmar: İşaret

İşmar etmeh: İşaret etme.

İt doydı Heyder kaldı: Kendisi sanki doymuş da başkasını doyurmak istiyor. Kendisini sığdı başkası kaldı gibi.

İt nallamah : (İt nalmamak) boş gezmek.

İt yisın ciğer: Hata yapmışsa da vazgeçemeyiz çünkü benim parçam.

İtindi: Kayıpboldu.

K

Kadanalim: Başına gelecek benim başıma gelsin.

Kadan belan canıma: Başına gelecek kaza bela bana gelsin.

Kar eden ar etmez: Helalinden kazanmak için çırpınarak çalışan utanılacak şey yapmış olmaz.

Kabanın yerinı Ölenın avradını alırlar: Yerinden kalkanın yerine otururlar ölen kişinin de eşini alırlar.

Kahim diyim: Kalkıp söyleyeyim.(şunu şurada söylesem)

Kakırcama: Bayatlama bozula.

Kala Kala yapmah: Sırt üstü yatıp ayak tabanlarını çocuğun göğsüne dayayarak ellerinden tutup havaya kaldırmak.

Kamahtı: Ne yapacağını şaşırdı.

Kamaştı: Işığı ve güneşe bakamaz duruma geldi.

Kakma: Tahta parçası.

Kankırma: Zorlayarak eyme.

Kara yazılı: Talihsiz.

Karahma: Bocalama, çaresiz hale gelme.

Karkar olmah: Can vermekte olan hastayı, yerinden oynatırsan can çekişme süresi uzar.

Kavvat gözlı: Hain bakışlı.

Ke: Ama

Ke ne ki: Sanki ne ki. Öyle olsun.

Kefa yı şer: Kötülüğünden uzak kalma adına niyetine

Kekeşme: Uyuşma.

Kelebacı : aa …. Öylemi ? Bak hele sen! …

Kelefetli: Kalıbı yerinde.

Kelle kot: Hurda, eskimiş, miadı dolmuş.

Kercıne: İnandı, kinaye olarak.

Keremet atmah: İftira etmek.

Kerhanacı: Yaramaz, bozuk şey İnsanlar için kullanılır.

Kert-kürt: Küçük çukurlar.

Kesd-i kerez: Kasıtlı garez.

Ketlek: Kadar

Keyıtı sana mı Düşdı hee …. ? : Tasası sana mı düştü … ?

Keyime: Hamamda çalışan bayan.

Keyrete binmeh: Gayretli olmak. Çalışma isteği gelmesi.

Kıjjirik: Yanmış ( En çok ekmek pişirirken yanan ekmeğe denir.)

Kılt: Baş taraf

Kırtik: Biraz

Kındıhlama: Gıdıklama

Kınıhtıror: Kendi tarafına çekiyor.

Kıt bulunır: Zor bulmak.

Kıt kene’ et geçinmeh: Zar zor geçinmek.

Kızınmah: Isınmak.

Kijjileme: Çığlık atarak bağırma.

Kişeleme: Kovalama

Kitabı tanbıraya deymek: Keyfi yerinde her şey ayağına denk geldi.

Korros: Kibirli

Kör ceviz: Kimseye faydası olmayan.

Körmıh: Zıkkımın dibi,Ölümün körü,Cehennemin dibi

Kör Sılo’nun piçi: Ortalık çocuğu, itilen, kakılan çocuk.

Körefem: Aptal, budala.

Körocah: Nesli kesik, kısır.

Körün istediği bi göz Allah verdı iki göz: Allahtan bir şey isterken birçok şey verdi.

Kösegi: Yanık odun.

Kudımlı: Uğurlu

Kullep: Hile ard niyet.

Kuzlaçı: Hamile hayvan.

Kuzu leyenı: Bakırdan yapılmış

Küffır-küffır etme: Bol Bol rüzgârın esmesi.

Kül başıma da Daş başıma : Vah.. Vah.. Ocağım söndü, bela beni buldu, mahvoldum.

Kürt söler Şahidi de barabar: Adam öyle bir şey anlatıyor ki kendisini dili ele veriyor veya sorarken cevabını da kendisi veriyor.

Küsıldıh: Bir birimizle küsüştük.

L

Lakkıdana: Büyük ve yayvan nenenin “loakk” diye ses çıkarması.

Lallik: Dilsiz.

Lap oturma: Olduğu gibi oturma.

Lappıdana: Kibarca usulüne uygun değilde, Kaba, sabaca.

Lembır: Fincan kırığı.

Lığırlama: Yuvarlama.

Lık: Küçük çukur.

Lıkkıdana: Hiç zorlanmadan girmesi gereken çukur ya da deliğe girdiğini ifade için kullanılır.(Taş deliğe lıkkıdana girdi)

Lillo : Giyim kuşamında dağınık, başı boş.

Lıppıdana: Yavaş yavaş olması gerekirken biranda meydana gelen ( yani“Hepsini Loppıdana yuttu.

Löhleme: İyi görme.

Lök lök yerıme: Büyük ve iri adımlarla yürümek.

Lök, lök: Kaba, kaba ve dik, dik yürüme.

M

Mahna: Bahane ,

Mahnayı mahnaya katmah: Bahaneyi bayaneye katıp o işi yapmama.

Melıhulle: Fikir karmaşası.

Mehzere kazanı: Büyük yemek kazanı.

Mellıhı çıhmış: Vıcık vıcık cıvımış.

Menş’e kağıdı: Menşe, şahadetnamesi.

Mesböh: Makbul olan, kabul gören.

Mesdiklemeh: Parmaklar arasında sıkıca kontrol ederek yoklama.

Mest olmah: Yorgun düşmek.

Mıraz: Dilek , arzu.

Mıraz almah: Arzusunun yerine gelmesi.

Mırççik: Ezilmiş, çamur hale gelmiş.

Mırğıbı: Küçük karınca

Mırazı yetmeh: Dileği kabul olmak, dileğine ulaşmak.

Mıt, Mıt: Yavaşcacık, yavaşcacık.

Mıtırıp: Görgüsüz, vahşı kaba şey.

Miyeket: Mukayyet, sahiplenmek, korumak.

Mizevırcılıh etmeh: İspiyonculuk yapmak.

Müzevır: Gamazlık.

N

Namazlağı: Seccade

Nan ne’met yemışıh: Birilikte yiyip içmişiz.

Ne fağıt: Ne vakit.

Necelim: Nice

Neçiye: Kaç para.

Ne yohar ne bulaşır: Öylesine faydasız ki hiçbir şekilde ve halde faydası dokunmaz.

Nerde beleş orda yerleş: Bedava bulunca hemen istifade etmek konumunda fırsatçı.

Nezelme: İncelme, zarif hale gelme.

Nıkıs: Eli sıkı, cimri.

Ninyem: Sana ne

Nuzalası almor: Hoşlanmıyor, sevmiyor.

Nuzla almama: Hoşlanmama.

O-Ö

O ciyetce: O açıdan, o yönüyle.

Oğınma: Kendinden geçecek hale gelme.

Ölelım ki görelim: Varlığımızın kıymetini öldükten ve biri birimize muhtaç olduk

Olırsa bayramolmazsa remazan: Elimize geçerse yeriz içeriz olmasa şükrederiz.

Orısbı avratlar gibi vık vık gülme: Haince ve dalga geçer gibi gülme.

Oşşo: Köpek

Öfelemek: Ovalamak.

Ölırse örterıh, delige dürterıh: Hiç önemli değil, olay nasıl sonuçlanırsa normalde gereken yapılır.

Ortada otlanıp kenarda yatmak: Ortak çalışır, bencillik yaparak tek başına yer

Ölı bizım Allah rehmet elesın: Yanlış ve olumsuz olsa da kişi bizim onu sahiplenmeliyiz.

Ömır törpısı: Ömür tüketecek kadar gıcık, problemli kişi.

Ör: Ateş korunun küllenmeye yüz tutuğu an.

Örgetleme: Dolduruşa getirme, kurma, tahrik etme.

Örtü biçme: Gelinlik kıza yatak yorgan yapma töreni.

Öse’et: Anında, o dakika.

Özı yuha: Yufka yürekli.

Özım baymor: Dayanamıyorum, içim götürmüyor.

Öttirikli: Hastalıklı.

P

Paf: Posa.

Palıt ceftten çıhmışceftı beyenmor: Soyunu, atasını beğenmiyor, aslını inkar ediyor.

Palliklemek: Üstürkörü, el yardımıyla yoklamak.

Pangılot: Bir lira.

Paranan alan,Daştan öldüren : O kadar tembel ki sırf hırsını almak için parayla alıp taşla öldüresi geliyor.

Parça pincik olmah: Parçalara ayrılmak.

Parpazlama: Paniğe kapılma.

Peçel: Beceriksiz, sakar.

Pel Pel bahmah: Bön bön bakmak.

Peşengol: Önden yürü

Pıttey: Çok gezen.

Pisiği bumbardan bağlamah: Kediyi bağırsakla bağlamak.

Pıssik bokın derman: İnsanlara en ufak yardımı dokunamayan faydasız insanlar için söylenen deyimdir. Bu da şöyle izah edilir.( Kediye demişler ki ; senin pisliğin ilaç gibi tedavi ediyor o da pisliğini bile vermemiş ve toprağa gömmüş)

Pışşo: Kedi

Poh – Pöh: Kabul olmayan, sayılmayan, geçersiz.

Polim: Rol.

Potalmah: Sivri bir nesnenin uç kısımının körleşmesi.

Potıraf: Fotoğraf

Perensek: Fır, fır, dolaşıp durmak.

R

Rezil Malamat: Çok kötü rezil.

Rik Tikme/tutma: Kin bağlama.

S

Sabıka: Hiçbir zaman.

Sakamatlıh: Beceriksiz- Sakar

Sakavı olma: Donarcasına üşüme.

Sallam bullam: Yürürken sağa sola fazla eğilen.

Sana diyom: Sana söylüyom.

Sansala süror: Safa sürüyor.

Sasımış: Kokuşmuş, bozulmuş.

Sen soğol’a gitme: Taziyeye gitme. Cenaze evine başsağlığı dileme.

Senminen: Aniden.

Sergime: Kalas.

Sete Sıcah ahır,sallama yem : Sorumsuz, yediğini içtiğini düşünmeyen.

Sırıpmah: Kaymak.

Sırpıncah: Kaygan.

Sitarası kar etmeh: Varlığı yeter.

Size bişmışse bana sovımış: Sizin sahiplenmeniz gereken konu olduğu halde sahiplenmiyorsanız o zaman beni de hiç alakadar etmez.

Soyha: Başkasının, ya da ölmüş birinin giysisi.

Susah: Su kabağından yapılmış su kabı.

Sümsırmeh: Sümkürmek.

Sümsürikli: Sümüklü.

Sündürme kağıdı: Süs kağıdı.

Ş

Şakkıdana-Şıkkıdana: Bir nesnenin yarılması ve yarılırken çıkardığı ses.

Şarmıta: Beceriksiz şey.

Şapıdana: Beklenmedik bir anda yüz yüze gelme, rastlama.

Şavır olma: El, aleme farş olma,gizlilik açığa çıkma.

Şellefeci: Bedavacı

Şeytan salavata,Dayanmaz/dayanır mı?: İşine gelmeyen bir laf söylendiğinde o mekanda durmayıp kaçan, salavatı duyunca o mekandan kaçan şeytan hareketine benzetme.

Şeytanın kulağına kurşın: Bu işim doğru gidiyor, inşallah şeytan bunu duymaz ve karışmaz.

Şıldırşop: Her yeri ıslanmış kişi.

Şıllo : Pejmurde.

Şımbılo: Var ama kendisine bir türlü yakıştıramayan

Şıppıdana : “Şıp” diye ses çıkararak (küçük su damlaları için kullanılır.)

Şişırme topu: Balon

Şörriklı: Salyalı.

T

Tah orada: İlerde. Ta orada.

Tahdası eksik: Saf, akıldan noksan düşünemeyen.

Takkıdana: Tak diye ses çıkartmak.

Tapanlama: Ezerek, ayaklayıp, basıp geçme.

Tappıhlamah: Çocuğunu uyuması için sırtına hafif vurma.

Tas geyıpmış: İpin ucu kaçmış, bu iş çığrından çıkmış.

Tavlanmış: Şişmanlamış.

Te he’… ! : Tüh be!….

Tee neçe sona: Taa nice sonra, Nice yıllar sonra.

Tehha: Hayda! ….

Tepırleme: Tahılları içindeki yabancı maddelerden ayırtmak için sinden küçük metal veya tahtadan tabak.

Tersı unardı bellısız: Tersi, düzü belli olmayan, sağı solu belli olmayan.

Tesmekere: Tesadüfen.

Te’de etmek: Dokunmak, zarar vermek.

Te’dil: Salı

Tımarlama: Çelik çomah oyununda erken biterken oyuncunun bitiremeyen oyuncuyu bitirinceye kadar oyalamak için oynadığı oyun.

Tıkkıdana: Tık diye ses çıkartmak.

Tıllane: Anlamsız, boşuna çok gezen.

Tırro (da) canım: Yalan söyleyen kişiye inanılmayınca söylenir.

Tirıntaz: Titiz narin.

Tirrek: Bir şey beğenmez, havalı, şişkin.

Titnemek: Azarlama, kızma.

Tiyara: Uçak

Tohanma ( emir ) : Dokunma, karışma.

Tohanmah: Dokunmak.

Tombalah açma: Takla atma.

Top serası: Stadyum.

Tollaz: Aylak.

Tottik: Akıl.

Tottiksiz: Akılsız, beyinsiz.

U

Ugard: Bir şeyin doğru tarafı.

Ulımoğlının Türkisi oldu: Bu iş çok uzadı.

Uyhı şemekesınden: Uykunun verdiği mahmurlukla.

Uyıntı: Kalitesiz, hafif meşrep.

Uyş: Kızma “ Hadi git sen de “ anlamında hoşlanmama it adesi.

Üssübı kuşı gibi: Yusufçuk kuşu gibi, sessiz kendi halinde.

V-Y

Vahdılı başına: Ne mutlu sana

Vay tülinki: Tatlı yaramaz.

Vık Vık gülor: Hafife alarak tak tak kaynatarak gülüyor.

Vıllıma: Yalama, laşkalaşma.

Vırççik: Ezilmiş sebze- meyve

Yadırgı: Yabancı

Yağlı kara: Kene gibi yapışkan, yılışık.

Yahımlı: Cana yakın, kolay anlaşabilinen.

Yalan söyleyim Allah var: Yalan söylersem Allah biliyor.

Yapıhmah: Yastık ve minderlerin esnekliğini yumuşaklığını kaybetmesi.

Yaptıttıracih: Yaptıracağız.

Ulumoğlunun Türküsüne döndü : Yapılan işler çok uzadı çabuklaşması gerekiyor.

Neyleyim Leylayı buldum Mevlayı : Hiç beklemedik anda dert. v.s. gibi.

Pıttı gibi Ortalıkta dolaşma : Çok dolaşmak

Cömerttin başı kesilmez : Mert’e ceza kesilmez.

Abayı Yakmış : Aşık olmuş

Bu Kanun başka Kanun : Konulan kararın kararlığı

Zombaba gelmiş eli sopalı önüne katmış körü topalı :

Odun bulamıyor Kömür pahalı

Ayrını yok içmeye Atla gidiyor içmeye

Acıh söyletmeyın : ( Biracık ) ne olur söyletmeyin

Aç acına olmor: Aç karına olmuyor.

Ağ bahtlı: İyi talihli şanslı

Ağa kızı isdeyip, Bir iş de seviyesine göre davranmamak ya da çok

Dilenci başlığı vermeh ; Vaat edip vaadinde durmamak. Sözü ile
davranışı ayrı olmak

Kaynak : Ahmeat Akil YAĞINLI

Anteplice Dil Dersleri
 
=> Fıkralar

=> Anteplice Sözlük

=> Anteplice Beddualar

=> Anteplice Atasözleri Deyimler

=> Antep Tekerlemeleri

=> Gaziantep Manileri

=> Antepoloji Bölümü

=> Antepliyik Demek için

=> Gaziantep Ninnileri
 
 

=> Anteplice Karikatür

=> Anteplice vido

=> Anteplice Dualar

=> Örnek konuşma

=> Anteplice Yeminler

=> Şiirler

=> Gaziantep ağzından derlemeler

=> Gaziantep'li olmak

=> ALLEBENDEN ANILAR
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol