Aba altından değnek göstermek : Üstü kapalı sözlerle korku vermek, karşısındakine büyük bir zarar vereceğini dolayısıyla anlatmak. |
Abaza kağıt, şeşhane möhür : Güzel kağıt üzerinde gösterişli mühür. |
abdal ata binerse bey oldum sanır, çelem aşa girerse yağ oldum sanır..
|
Acık Bucuk : Fena, karışık, okunmaz yazının vasfı; kargacık burgacık. (Bazen bu sözü çocuklar “acık bucuk şeytan cücük” şeklindede söylerler.) |
Acıkan doymam sanır, susayan kanmam sanır |
Acından garnı gurlar, başında nergis parlar |
Acından garnı gurlar, başında nergis parlar |
Aç alavan :Aç açına aç ve perişan olarak. |
Adam eşşee. |
Adam sandık eşeği, altına açtık döşeği; baktık adam değilmiş, altından çektik döşeği: İlkin değeri var sanılarak saygı gösterilen, sonra insan olmadığı anlaşıldığından artık yüz verilmeyen kimse hakkında. |
Adamın alacası içinde, hayvanın alacası dışında olur |
Adı kulağına değmiş : |
Adı kulağına değmiş : Şöhreti etrafa yayılmış. |
Ağ giyen ağa gerek |
Ağaç yaprağı ile gürler |
Ağaç yaprağı ile gürler |
Ağır canlı : Hantal, hareketi ağır ve yavaş. |
Ağır ol batman döv |
Ağız yer yüz utanır |
Ağrımaz başını ağrıya sokmak |
Ağzı doğrusuna gitmek |
Ağzı kulağına değmiş |
Ağzında ayran durmaz olmak :Çok bitkin bir hale gelmek. |
Ağzını döşürmek : Terbiyeye uymayan sözler söylemekten vazgeçmek. |
Ahrazın dilinden sahibi anlar |
Aklı yılık : Aklı az kaçıkça, tahtası eksik. |
Akraba akrabayı atmış yar başında tutmuş |
Al Allah kulunu, zapteyle delini. |
Al giyen aldanmamış |
Al sana bir guruş, gel benlen vuruş. |
Aldım sattım gallevi kitledim. |
Alma ahı indirir şahı |
Alnına gün doğmak : İyi bir güne kavuşmak, bahtı açılmak, istediğine erişmek. |
Altın kepeğe muhtaç |
Ammi oğlu attan indirir |
Analık usta yumağı ufak yapar, çocuklar usta ekmeği çift kapar |
Anamın aşı, tandırımın başı : Burası yurdum yuvam, rahat ettiğim yerdir. |
Anamın ilki olacağıma, dağlarda tilki olaydım. |
Anamın ilki olacağımma, dağlarda tilki olaydım. |
Anası samsak, babası soğan. |
anasının bindii dala gızı sallangaç gurar (bir kızın annesi gençliğinde ne ettiyse kızıda öyle yaparmış)
|
Anbel beter : Daha ziyade, daha beter. |
Antep'in içi kakenin içi |
Anteplinin ikisi bir yere çok, birisi az. |
aptal gızından hatun olmaz
|
Arasada dilenir, gala altında sadaka verir. |
Arı satmış, namusu dellala vermiş. |
Arka gerek arka, ya utana ya korka |
Arpa ekmeğini yir, şecaatten geri galmaz |
Arsız adama söz neylesin, kokmuş ete tuz neylesin. |
Astarı yüzünden pahalı |
Aşa dökülen yağın zararı olmaz |
Aşını pişir söyle, sözünü düşün söyle. |
At kaçmaz, et kaçar |
Ata arpa yiğide pilav |
Ata dost gibi bakıp, düşman gibi binmeli, |
Atam bilir atasını, ben ilirim ötesini. |
Atım tepmez, itim kapmaz deme |
Avrat malı, kapı mandalı |
Ayağıma yer edeyim, gör sana neler edeyim. |
Ayağıma yer edeyim, gör sana neler edeyim. |
Ayranı yok içmeye gatırdan gider sıçmaya |
Az verir çok yalvarırım, çok verir hiç yalvarmam. |
Azıcık aşım ağrısız başım |
Babanın ağ itine kara mı dedik. |
Babasının yediği koruktan oğlunun dişi kamaşır |
Bakmakla öğrenilse it kasaplığı öğrenir. |
Bal demekle ağız tatlanmaz |
Bal eski petekten yinir |
Bargın badaşık mı : Kalbin ona mı bağlı? Ondan ayrılamaz mısın? |
Baş ağır, kulak sağır: Konuşulanı işitmez, söyleneni anlamaz. |
Baş kahıncı: Bir kimsenin başkası tarafından “Vaktiyle sen şöyle yapmıştın” diye utandırılmasına ve rahatsız edilmesine sebep olan şey. |
Başı göl, ayağı sel :Başı boş istediği gibi gezip dolaşıyor. |
Başı taşa, taşı başa vurmak. |
Başına buturamak: Kendi başını yemek için taşkınlık etmek, kudurmak. |
Batıl kapıdan girerse iman tağadan çıkar |
Bayram etiylen it tavlanmaz |
Bayram geçtikten sonra yüzün ağ olsun. |
Bed beniz kalmamak. |
Beleş olsun da, deve depiği olsun. |
Beli berk olmak :Güvenmek, emin olmak. Sonucu sağlam görmek. |
Ben umarım bacımdan, bacım ölür acından. |
Berberliği benim başımda belliyor: Yeni başladığı çalışma alanında ilk tecrübeyi benim işim üzerinde yapıyor. |
Beş kuruşluk eşeğin üç kuruşluk sıpası olur. |
Bıldır ölmüş bir eşek gelin bu yıl ağlaşak : Arasından zaman geçmiş ve acısı unutulmuş bir haldir. O kadar önemlide değil. Buna şimdi acımanın yeri var mı? |
Bıroh çağırmak : Meydan okumak. |
Bıvt demeye dudak gerek: |
Bir batman ekmekle bir iti ayartamaz. |
Bir dahra vakti, bir mahra vakti Urum, Şam bir olur: Bir budama zamanında, bir de üzüm kesme zamanında gece gündüz bir olur. Bu yel böyle eser, bu yengeç de böyle kısarsa.. |
Bir değil beş değil, hakka yarar iş değil. |
bit itte, yara yiğitte olur..
|
Biti kanlanmak. |
Boğazını çüt demiri ile mi deldiler? |
Borçlunun döşeği ateşten olur. |
Boynunun kökünü görmek |
Caminin pisiğini biz mi öldürdük. |
Cenah geçinmek : |
Cıncık kırığı gibi adam. |
Cin cücüğü gibi çığırmak: Çocuklar, ince ve yüksek sesle bağırmak. |
cingeney taht'a oturtmuslar evvel babasini asmis
|
Cömerdin eli mi tutulur. |
çalışan eşşeen boynu boncuklu olur
|
Çapıt çirişi mi: O kadar çabuk bitecek bir iş değil. |
Çirkin bürünür güzel görünür |
Çirtim çirtim çirtinmek : Çok süslenip püslenmek. |
Çobanın gönlü olursa teke’den teleme çıkarır |
Çocuğa iş,peşine düş |
Çocuğu yolla bok yemeye, sen git bok yemeğe |
çok gezen tavık ayanda bok getirir
|
Çok görmüş, çoban oynatmış: Çok bilmiş, feleğin çemberinden geçmiş, kurnaz, kalleş kimse. |
Dadanan ile kudurana dafar olmaz |
Dadandırma kara gelin, dadanırsa yine gelir |
dadlı datlı yimenin acı acı sıçması olur
|
Dağ dayısı, tavşan ammisi : Bildiği gördüğü hısımı akrabası çok. |
Daldan eğme mi Kökten sürme mi: Sonradan mı bu hali kazanmıştır. İleriden berimi ve aslında mı böyledir. |
Dambır dumbur nerede, deli gız orada |
Dananın gazzığı gopmak |
Davul onun omuzunda, çomak başkasının elinde. |
dayım dayım düğün olmaz kahkeci gapıya gelmez (her zaman kolayı güzeli olmaz)
|
Delikli taş yerde kalmaz |
Dengsiz deve daşşa deh demeden sallanır. |
Dereyi tepeyi sel bilir, iyiyi kötüyü el bilir. |
Derisi beş para etmez ölüsüne güç yetmez. |
Devenin derisi eşşeğe tay olur |
Dışı hayhaylı, içi vayvaylı |
Direzin sökmek : İki yer arasında devamlı gidip gelmek, mekik dokumak. |
Disi kus yuvasina dolasir. |
Doğdu guyruk kalmadı goruk |
Düğüm çalmak : Düğümlemek, düğüm yapmak. |
Efini patlamak. |
Ekmek boğazda kalırsa su, su boğazda kalırsa kefen. |
El eli yur elde döner yüzü yur |
Elden ayrıksı : Elaleme benzemez şekilde. |
Elefesiz olma |
Eli udumlu : Eli hünerli, eli işe yatar yakışır. |
Elim boş, yüzüm kara. |
Elinden gabuklu goz yenmez |
Eliniz artığı. |
Emek yerde kalmaz |
Er günüzken : Akşam karanlığı basmadan. |
Erindiğinden Ermeniye dayı demek |
Erinenin oğlu kızı olmaz |
Eşeğine gücü yetmez kürtününü döver |
eşşee arahı içirmişler, çulunu bahşiş bıragmış
|
eşşek eşşee öndüç gaşır
|
Eşşeken eşek çamura bir kere çöker |
Et Bedirin, Ekmek Hıdırın, yiyin gudurun. |
Et deyi kaptın balcan börkü çıktı: Değerli önemli sanarak ilgilendin, sonunda değersiz bayağı olduğunu anladın. |
Evde var eşiklik, hamama gitmek eşeklik. |
Fareye rakı içirmişler,kediye brah çağırmış. |
Fıhara hırhızlığa çıkmış ay ilk aaşamdan doğmuş. |
Fısıltı ev yıkar. |
Gafılın kadaya uğramak : Hiçbir şeyden haberi yokken, ansızın bir belaya, bir iftiraya uğramak. |
Ganı vebalı boynuna |
garamet gandan beter
|
gaynamaden garıdın, çeynemeden çürüdün
|
Gel şu malı baa sat dersen bahalı olur. |
Gelen ağam giden paşam. |
getme maraşa şerefingden yaşa
|
gezen tilki yatan gurtdan eyidir
|
Gıcı gibi : Çok ufak. Gıcı gibi kar, gıcı gibi yazı. |
Gidişmiyen yerini kaşımak: Para harcayıp yapılması gerek olmayan bir iş yapmak. |
Gitti ağalar paşalar,İtlere kaldı köşeler |
gömleginde bir dügme eksikse,ya evlen ya boşan
|
Görmemiş görmüş, aklından olmuş. |
Gurkun cücüğü güzün sayılır |
Hamalı hamıslı, bizim it sizden namıslı. |
Haneğin uluğu... |
Haşılı yumuşak işi mi kalıyor: Biraz ayrılmasıyla ziyan olacak bir işi yok ya. |
Havlayan it ısırmaz. |
Hazırcaya hamıt: Kendisi çalışmadan başkasının çalışıp meydana getirdiğinden faydalanmak isteyen. |
Hedede sedede geçmemek: Makbule geçmemek. |
her deliye bayrag asılsaydı bedestende bez galmazdı
|
Her gördüğünü sah belleme,itin bohunu tah belleme |
hızlı giden atın boku seyrek düşer.
|
Himi bir: Maksat ve amaçları bir. |
Ingılı mış, berk yapış: Ağır ağır ve gönülsüz şekilde yürüyen iş yapan kimsenin halini anlatmak için kullanılır. |
İrisini ipe,ufağını çöpe düzdü |
İşin yolunda, tuzun kuru,sabunun sarı. |
İşleyen değirmenin boğazında durmak |
İşleyen eşeğin boynu boncuklu olur. |
İşmar avarası : Harekete geçmek için küçük bir işaret bekleyen. |
it ite itte guyruuna
|
İt iti yemiş kuyruğuna gelince buda bizdenmiş demiş. |
it osurdukça yalan söylemek
|
itin aklı eesiği baklavadan pay umar
|
İtin ölümü gelirse caminin hayadına sıçar |
İyi kişinin kemiği erir, adı kalır. |
Kabaklamayı yiyen gerdeğe girsin: İşin faydasını kim gördüyse sıkıntıya da o katlansın. |
Kafamın tasını attırma. |
Kafanın don kazanı gibi olması. |
Kafayı tuzlamak. |
Kanı Kan ile yumazlar, Kanı su ile yurlar |
Kapıyı kırarsan odun çok olur. |
Kar erir bok ayaza çıkar |
Karrah etmek: İstediği şeyi çok vererek bir kimseyi bolluk içinde bırakmak. |
Kaval elden, yel Allah'dan; parmaklarını oynat |
Kaz gibi uçtun,Tavuk gibi düştün |
Kazanda bişirir, kapağında yer |
Kel gız dezesinin saçıynan övünür |
Kendi düşen ağlamaz |
Kepir hış yatmak : Bir aradaki bir çok kimselerin hastalanarak hep beraber yatması. |
Kıbleden geldi kışımız, Allah’a kaldı işimiz. |
Kısas kıyamete kalmaz |
Kilci eşeği gibi suratını sallandırma |
Koça boynuz yük değil |
Köpeksiz köye düşmüş eli değneksiz gezmek |
Körden gözlü, topaldan ayakli, deliden deli (dogar). |
Kulağın tözüne vurmak |
Kurt komşusunu talamaz |
Lorunu peynirini görmemek: Faydalı ve değerli bir adam olduğu söylenen kimsenin faydasını veya değerini belirtecek bir işini görmemek. |
Mahana şahana : Bahane filan. |
Mal malamatı örter |
Malını it yer, bağrını bit yer. |
Mamuru mest etmek : Noksanını koymamak, çok güzel iş yapmak. |
Marda bazar : Ölçmeden ve ayrı ayrı fiyat biçmeden , toptan bir fiyatla. |
Mart buzağısı gibi bakmak |
Mart yağar nisan övünür, nisan yağar insan övünür |
Mercimeği yanın yuvarlamak : Suyu yokuşuna akıtmak. |
Misafirin yüzsüzü ev sahibini ağırlar |
Nazlı hanımın büzme çarığı: Çok nazlanan ve her şeyden çarçabuk alınan kimseler hakkında söylenir. |
Ne deve yürüsün, ne çan seslensin : Ortalığı gürültüye verecek şekilde hareket etmeyelim ki bundan doğabilecek olaylara yer kalmasın. |
Ne has? : Neden acaba ? Nasıl oldu da? |
Ne ölü görmüş ağlamış, ne düğün görmüş oynamış: Yol yordam bilmez. Dünyadan habersiz yaşamış. |
Neşamın şekeri, ne arabın yüzü. |
O da çıksın bir tahta salınsın birkaç hafta. |
Oglan dogurdum oydu beni, kiz dogurdum soydu beni. |
Oğlan olsun, deli olsun, ekmek olsun, kuru olsun, |
Okta sapanda durmamak : Çok yaramaz ele avuca sığmaz. |
Olgaç oglan pisinden belli olur |
olursa çat pat olmazsa aç yat
|
Olursa yedi çıra yakar olmazsa karanlıkta yatar. |
Olursa yedi çıra yakar, olmazsa karanlıkta yatar |
Ortalığı tahne pekmez etmek: Ortalığı karmakarışık etmek. |
Osuranın burnuna sıçmalıki koku ala |
osurgan göte arpa çöreee bahana
|
Ot kökünün üstüne biter. |
Otu çek köküne bak |
Öğünme çördük, seni de gördük : Öğünüyorsun ama, ne mal olduğunu daha evvel tecrübe ettik. |
Öksüz öldü, kanı sındı: Sebep ortadan kalktığından aradaki hısımlık, yahut ortaklık dostluk da sona erdi. |
Öküz ölür, gönü kalır; yiğit ölür, ünü kalır. |
öküz tekini bulmazsa çüte getmezmiş
|
Ölmüs koyun kurttan korkmaz. |
Ölmüş eşek arıyor ki, nalını söke. |
Ölmüş eşek nallı olur. |
Ölüsü gününde, tavuğu pininde: İşin vakti ve tavı iken. |
Ömrümü gününü yemek. |
Önüne geleni yapar, ardına ardına geleni deper. |
Önüyle kapıy,Arkasıyla tepiy |
övünme çördük senide gördük evinize geldik acımızdan öldük
|
Övünü tayını bellisiz: Vakitli vakitsiz rast gele yemek yiyen. |
Özü dövmemek: Eli varmamak, kıyamamak. |
Pabucuna taş kaçmak: Rahatını bozacak bir olay ortaya çıkması. |
Paran börgünü (böğrünü) mü deliyor?: Sanki çok paran varda telef edecek yer mi arıyorsun? |
Paranın gittiğine bakma, işinin bittiğine bak, |
Parası olanın, balı Bağdat'tan gelir, |
Pendir ekmek, abe köynek |
Peştamal ıslandı: Bu işe bulaşılmak istenmiyordu. Fakat bulaşıldı, olacak oldu. Artık çekingen durmanın manası kalmadı. |
Pisik de kavurga çiğniyor: O aciz de böyle önemli, başından büyük işlere karışıyor. |
Sadakayı saraydan çıkarmamak: Bir kimsenin elinde olan karlı bir işi, başkalarına kaçırmayıp, kendi yakınlarını faydalandırması. |
Safra sındırmak: Hafif bir kahvaltı etmek, açlığı azıcık giderecek bir şey yemek. |
Sakalı sabunlanmak : ölesinde ölü yıkayıcılar sana abdest aldıra |
Sakalından keser, bıyığına ular |
Samsa nerde yediysen azını orda gohut; |
samsak içli dışlı, sovan yalıız başlı..
|
Sandıktaki sırtına sepetteki boğazına: Hiçbir şey arttırıp ayırıp bir tarafa koyamaz, ne kazanmışsa neyi varsa hepsini yer, giyer. |
sarımsaa gelin etmişler gırk gün kokusu çıkmamış
|
Say say da yerine taş koy: Filan kimsede şu kadar alacağım var, diye hesap ediyorsun. Bil ki eline bir şey geçmeyecek. |
Sen ağa, ben ağa, bu ineği kim sağa, |
Sen ekilirken ben göcektim: Beni atlamak istiyorsun ama ben senden daha kurnazım.Biz kaçın kurasıyız? |
Seni gayıranda bir çenedini ayıranda bir |
sıcana rakı içirmişler pisiğe bıroh çağırmış |
Sıçra nalın parlasın: Ne fenalık yapabilirsen yap. Elinden geleni geri koyma. |
Sırısı mı soyuluyor? : Güzelliğine ve yaldızına zarar gelmez ya! |
Suhra savan : Baştan savma uydurma iş. |
Südüne, halibine : Sütüne vicdanına, soyluluğuna havale ediyorum. |
Süt hırası : Bebek iken anne sütünü uzun zaman veya bol ememediğinden cılız kalmış çocuk. |
Süyükten yitmek : Sonucu şüpheli ve hatta tehlikeli bir iş için başkasını öne sürüp seyrine bakmak. |
Şalvarı yok uçkuru üç batman |
şerim şerim üsdüee işerim
|
Tarma taht : Harap ve pejmurde bir halde. |
Tas yitmiş (yitti), curunu başına kaldır : Ortalık karma karışık bir hale geldi. Kimsenin kimseden veya işten haberi yok. Usul düzen kalmadı. |
Taş ergisi : Çok inatçı, sözünden ve yanlış fikrinden vazgeçirilemeyen kimse. |
Tat dışlık vermemek : Rahat huzur yüzü göstermemek. |
Tavşan yamaca geçti : İş işten geçti. Fırsat elden gitti. Düşman yenilmez hale geldi. |
Tavuk kaza bakarsa götü yırtılır |
Tazı eski ama çulu değişmiş |
Tembele iş buyur,saa yol göstersin. |
Tohum torba kalmamak. |
Tok karnına dokuz topak küfte : Çiğ köfteyi yemeye tokluk engel olamaz.İnsan tok da olsa dokuz topak yer.(topak: yumruk büyüklüğünde sıkım) |
Toku gönülleme zor olur. |
Tölebine gelmek : |
Tölebine gelmek : Bir kimse için uygun duruma gelmek, duruşu bakımından tutmasına kullanmasına uygun olmak. |
Tuz ekmek olsun. |
Tuz havlası gibi sallanmak. |
Ucu bucaa görünmemek. |
Umdum umdum, geri yumdum : Bu güzel şeyden elime geçer diye bekledim, durdum. Fakat sonra elime geçmeyeceğini anlayarak ümidimi kestim. |
Una dökülen yağın zararı olmaz |
Uşağı işe sal, ardı sıra sen get |
Ut küşüm etmek : Birisini rahatsız etmemek için saygılı ve sıkılgan olmak. |
Üstüne gök gürlememiş : Hiçbir şeyi umur etmez, kaygısız. |
Üveye etme özde bulursun, geline etme kızda bulursun. |
Üzümün iyisi dene, karinin iyisi nene olur. |
Vara varası, dura durası : Nihayet eninde sonunda. |
Ver yiyeyim, ört yatayım, bekle canım çıkmasın |
Ver yiyeyim, ört yatayım, bekle canım çıkmasın : Kendisi çalışmayan, başkasının kendisi için çalışmasını ve hizmet etmesini bekleyen tembel, yerinden kımıldamaz, işe yaramaz kimseleri anlatmak için kullanılır. |
Vursan ölecek, vurmasan payını elinden alacak |
Yağan yağmur sene yele yetmez : |
Yağan yağmur sene yele yetmez : Mart ayına mahsus sözlerden. Çok rüzgar olduğundan yağan yağmuru savurur, kurutur anlamında. |
Yağmur yağsa yaş değmez, dolu (döğüş) olsa tas değmez : Her türlü tehlike ve kazadan emin durumda. |
Yahşi yiğit , yareninden belli olur. |
Yalnız taş duvar olmaz |
Yanık yerin otu tez biter. |
Yaralı barmaa işememek |
Yarımı yemez, bütüne kıymaz. |
Yavan tarhana : Sevimsiz, biçimsiz, tatsız kişi. |
Yedik içtik, yüzden düştük : Başkasının evinde yiyip içtikten sonra kalkıp gidenlerin şaka olarak söyledikleri bir söz. |
Yeldim yeldim yele verdim, emeklerimi sele verdim : Uğraştım çabaladım, bütün emeklerim boşa gitti. |
Yemeni ile yürüdüm de haphapla kaçmam mı kaldı. |
Yeri a’aaam anan aş pişirmiş. |
Yılanı sen tuttun, gözüne ben bakayım : İşin tehlikesine sen atıl, faydasını ben göreyim. |
Yiğidin sözü demirin kertiği |
yiğit osurmaynan götü yırtılmaz..
|
Yitiği olan anasının koynunu arar |
Yüreği kalak kalak yağ bağlamak : İçine katmerli neşeler do |
Yüzüne gül suyu : |
Zabın alıcısı : |
Zebellağ gibi. |
Zembil zümbül demeden bağı kesip kurtulmak : |
Zengine hatır için, fıkaraya Allah için |
Zibillikte yatar, padişahı düşünde görür |
Zubbu zeytin meydanda kalmak |