Atatürk'ün Adana'ya Gelişi
Atatürk'ün Adana Seyahatleri Atatürk Cumhuriyetin kuruluşundan önce üç defa, Cumhuriyet'in ilanından sonra altı defa olmak üzere Adana'ya dokuz defa gelmiştir. Geliş tarihleri sırasıyla şöyledir.


Cumhuriyetten önce
31 Ekim 1918, 05 Ağustos 1921, 15 Mart 1923.

Cumhuriyetten sonra
13 Ocak 1925, 16 Mayıs 1926,
17 Şubat 1931, 28 Ocak 1933,
19 Kasım 1937, 24 Mayıs 1938.

Atatürk Adana da

Kurtuluş Savaşı ve Türk Devrimi'nin akışı içerisinde, Adana Atatürk'le bağlantılı birçok gelişme yaşamıştır. Mustafa Kemal 1. Dünya Savaşı'nın yenilgi ile biten acılı günlerinde, Adana'da bulunmaktadır. Suriye'den çekilen Yıldırım Orduları Grup Kumandanı olarak, mütarekenin ilk günlerini buradan izlemiştir. Türk ulusunu egemenliğe ve bağımsızlığa kavuşturma plânını burada tasarlamıştır. Bunu kendisi, Büyük Zaferden sonra 15 Mart 1923 günü Adana'ya ilk geldiğinde "Bende bu vakayiin ilk hissi teşebbüsü, bu memlekette, bu güzel Adana'da doğmuştur." diyerek açıklamıştır. Bu açıdan, Atatürk'ün zaferlerle dolu askeri ve siyasi hayatında, Adana'nın özel bir yeri vardır.

Adana'nın gururu, ulusal bağımsızlık ve egemenlik düşüncesinin Atatürk'ün kafasında oluşturduğu bir şehir olmasındandır. Bu gurur ve aynı zamanda mutluluğa eklenen diğer bir gelişme de, büyük zaferden sonra Mustafa Kemal'i ilk bağrına basan şehrin Adana olmasıdır.

Atatürk, İstiklâl Savaşı'nın zaferle sonuçlanmasından ölümüne kadar, Çukurova'ya yedi defa gelmiştir Bu gezilerinden Adana'da kalan sıcak anıları Çukurovalılar ılık yüreklerinde taşımışlardır.

Atatürk, yurt köşelerini gezerken, görüp geçen bir insan değil, karanlığın ötesindekileri gören, göremediklerini sezen bir yaradılıştaydı.

İzlenimlerinin tümünü ya o esnada verdiği direktiflerle ya da Ankara'ya döndüğü zaman değerlendirmekteydi.

Tarım, ekonomi ve sosyal nitelikteki sonuçları açısından da Atatürk'ün Çukurova seyahatleri, büyük değer taşımaktadır. Atatürk burada yaptığı konuşmalarında gericiliğin, bağnazlığın, bozgunculuğun yıkıcılığına değinmiş, milletimizin uygarlık ve çağdaşlık amacına yönelmesine, tekniğin değerini öğrenmesine ışık tutmuştur.

Sanatın ve sanatkârın önemine, bol üretimin gereğine, kültürün değerine, hemen her seyahatinde parmak basan Atatürk, dile, tarihe dair ilginç konuşmalar yapmıştır.

Mustafa Kemal'in 1923 Mart'ında Adana'ya yaptığı ziyaret, zengin anılarla doludur. O, Büyük Zafer'den sonra ilk ziyaretini Adana'ya yapmıştı, ölümüne neden olan son hastalığını hiçe sayarak, 1938 yılı Mayıs'ında yaptığı ziyaret ise Hatay'ı kurtarmak amacına yöneliktir. Büyük Zafer'den sonra onu ilk gören Adana, hastalığı sırasında son ziyaret ettiği yer de yine Adana, olmuştur.


http://www.harbiforum.org/ataturk-kosesi/132256-ataturkun-adanaya-gelisi-ile-ilgili-yazi.html
ATATÜRK'ÜN ADANA'YA SON GELİŞİ (24 MAYIS 1938}

Hastaydı. Yabancı, fesatçı propogandacılar (Hataylın Türkler eline geçmesini engellemek için onun hastalığını mübalağalı biçimde Avrupa'da yaymaktaydılar. Oysa, Atatürk, yatağından bile devletler idare edebilecek bir adamdı.

Ankara'da, 1938 yılının 19 Mayıs'ında yapılan Gençlik ve Spor Bayramı törenine katıldı. Halk onu ayakta görmekten büyük mutluluk duydu. Törenin sonunda Ankara istasyonuna gelen Atatürk, son Güney yolculuğuna çıktı.

Hastalığı yeni sezilmişti, ama ortada milletine vaad ettiği, şerefle sonuçlandırmak istediği bir millî dava bulunuyordu: Türk Hatay'ın kurtarılması...

Kurtuluş Savaşı'ndan sonra Meclis Başkanı ve Başkumandan olarak yaptığı ilk Çukurova seyahatinde önünde diz çöken siyahlara bürünmüş Hatay'lı kızın:

"- Bizi de kurtar!" diye hıçkırıktı yalvarmaları, gözlerini yaşartmış ve bütün milletin huzurda:

"-Kırk asırlık bir yurt köşesi, düşman elinde esir kalamaz!" demek suretiyle, Hatay'ın geleceği hakkında vaatte bulunmuştu.

Artık bu sözün gerçekleştirilmesi zamanı gelmişti. Ama Fransızlar'la yapılan sözleşmeler uzayıp gidiyordu. Atatürk kararlıydı. Bu uzatmalı görüşmeler, şayet barışçı yoldan sonuçlanamazsa, bunun başka türlü halline gidilmeliydi. Hangi yoldan olursa olsun, atılan adım hedefine varmalıydı, iki yıldır Hatay davası halledilememişti. Sabır denilen temkinli düşüncenin de bir sınırı vardı. Bütün bu düşünceler içerisinde, Atatürk, Güney seyahatini yapıyordu.

20 Mayıs 1938 günü Mersin'e varır varmaz, gözleri kamaştıran süngü parıltıları arasında, askeri birlikleri teftiş etti. Bu, Hatay meselesini ağırdan alan yabancı diplomatlara son bir uyarı niteliğini taşıyordu.

Atatürk, 4 gün Mersin'de kaldı. Vali Konağı'nda konuk edildi. Bol misafiri! akşam yemeklerinde konuşulan tek konu, Hatay'dı.

24 Mayıs 1938 günü, Mersin'den Adana'ya geldi. Sanki. Temmuz ayının sıcak günlerinden biri, takvimin yapraklarından erkence sıçrayarak, Mayıs ayının bugününe gelivermişti. Çok sıcak bir gündü, istasyondan itibaren durgun, fakat yüz ifadesi bir karar arifesindeymiş gibi keskin ve onurluydu.

Atatürk adını taşıyan parka gelince otomobilini durdurttu. Heybetli heykeline son kez baktı ve yüzünü Hatay'a çevirdi. Şimşekleşen gözleri önünden geçit resmi yapan mehmetçikleri süzüyordu.

Hastalığı dolayısıyla, yüksek ateşli olmasına rağmen, saatlerce alkış tufanları arasında mehmetçiklerin geçit resmini izledi. Bunlar, belki de daha sonra Hatay'a girecek birliklerdi!
"- Posası olmasaydı.." karşılığım verdi. Bunun üzerine Atatürk, şekersiz bir kahve emretti.

Bu parkta yarım saatlik oturuş, ondan, Adana'da kalan son hatıra oldu.

Atatürk, az sonra, istasyona gitti. Orada, az evvel dokunur diye yemediği iki portakalı birden yedi.

Son dakika yaklaştı. Sıcak eli öpüldü(l). Tren hafifçe sallandı. O günkü gökyüzü kadar masmavi olan gözleri, bir daha görmemek üzere Adana'ya, Adanalılar'ın kalpleri de ebediyen umulmamak üzere onun penceredeki başına bağlandı kaldı…

O, solgun fakat vakur çehresiyle kompartımanının penceresinden el sallayarak uzaklaşırken, ovanın sararan başakları, onu uğurlar gibi, boyunlarını geçtiği yola doğru eğdiler.
Bu son ayrılışın üzüntüsünü, hüzün dolu yüreklerinde duyan Adanalılar, ölümünü duyduktan gün, ondan kalan anılarla, uzun uzun ağladılar.

http://www.adanaforum.com/ataturk_adana_detay2.asp?AtaAdanaAltKatId=31
 
Anteplice Dil Dersleri
 
=> Fıkralar

=> Anteplice Sözlük

=> Anteplice Beddualar

=> Anteplice Atasözleri Deyimler

=> Antep Tekerlemeleri

=> Gaziantep Manileri

=> Antepoloji Bölümü

=> Antepliyik Demek için

=> Gaziantep Ninnileri
 
 

=> Anteplice Karikatür

=> Anteplice vido

=> Anteplice Dualar

=> Örnek konuşma

=> Anteplice Yeminler

=> Şiirler

=> Gaziantep ağzından derlemeler

=> Gaziantep'li olmak

=> ALLEBENDEN ANILAR
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol