Mustafa Kemal Paşa, Amasya’yı beş defa ziyaret etmiştir. İlki 12-26 Haziran 1919, ikincisi 18-22 Ekim 1919 tarihleri arasıdadır.
Üçüncü Ziyaret
Mustafa Kemal Paşa eşi Lâtife Hanımefendi ve bazı arkadaşlarıyla birlikte 24 Eylül 1924’de akşam saat 19.30 civarında Amasya’ya beş yıl sonra tekrar gelmiş ve karşılama esnasında bir konuşma yapmıştır.
Konuşma Metni
“Muhterem Amasyalılar”
“Güzel ve sevimli şehrinizi birinci defa olarak beş sene evvel yaşadığımız kara, felaketli bir günde ziyaret etmiştim.Bu acı günleri hatırlatırken o zaman azim ve sebat tavsiye ettiğim de derhatır buyurursanız teşekkür ederim.Bütün vatandaşlarım gibi Amasyalılar da bu tavsiyemi hüsnü kabul etmekte hiç tereddüt etmemişti. Bugün bütün felâketlerden sonra yeni mesaimizde muvaffakiyet ve teceddüt yolunda emniyetle yürüyebilmek için aynı tavsiyeyi tekrar edeceğim. Cumhuriyet Bayrağı altında vahdet, azim ve gayret en esaslı düsturumuz olmalıdır. Gösterilen hüsnü kabulden dolayı cümlenize teşekkürler ederim.”
Reisicumhur, bu sözlerinden sonra halkın alkışları arasında Belediye binasına gelmiş ve onuruna verilen bir ziyafetin ardından bir konuşma yapmıştır.
Konuşma Metni
“Muhterem Amasyalılar”
“Benim için, memleket için, inkılâp için, çok önemli günler geçirdiğim bir şehirde bulunuyorum. Bu şehrin halkı gecenin zulmetine rağmen, çok parlak, pek hareketli ve samimi tezahüratla karşıladılar. Bu dakikadan, bu kıymetli halkın, kıymetli temsilcileriyle, sofrada bulunuyorum. Bütün bunlara ait hissiyatım, fikirlerim o kadar çok, o kadar heyecan halindedir ki, bunları ifade için beşeri lisânı gayrı kâfi görüyorum. Biliyorsunuz ki kalpten kalbe yol vardır. Benim bu dakikadaki bütün tahassüslerimi en vazıh bir surette kendi kalplerinizde, kendi vicdanınızda okuyabilirsiniz.”
“Yalnız, Amasya’da geçirdiğim günlere ait iki hâtırayı ihyâ etmeden geçemeyeceğim. Biri elyevm (bugün) müftünüz bulunan Kâmil Efendi Hazretlerine aittir.”
“Bunda beş sene evvel buraya geldiğim zaman, bu şehrin halkı, bütün millet gibi vaziyet-i hakikiyeyi anlamışlardı. Fikirlerde tevvüş vardı. Dimağlar âdeta durgun bir halde idi. Ben, birçok zevatla birlikte Kâmil Efendi Hazretleriyle de görüştüm.Efendi hazretleri bana itimat ettiler. Ve derhal teşebbüs aldılar. Aldıkları teşebbüs bir Cuma günü, şimdi ismini hatırlamadığım bir camia-i şerifte, hakikati halka izah etmiş olmasıdır. Efendi Hazretleri halka dediler ki:“Milletin şeref ve haysiyeti, hürriyeti, istiklâli hakikâten tehlikeye düşmüştür. Bu felaketten kurtulmak icâp ederse vatanın son bir ferdine kadar ölmeyi göze almak lâzımdır. Bu noktada bütün milletin azim ile, iman ile beraber çalışması lazımdır. Ve ilave ettiler ki, artık Padişah olsun, Halife olsun isimi her ne olursa olsun, hiçbir şahsın ve makamın hikmet ve mevcudiyeti kalmamıştır. Yegâne çare-i halas, halkın doğrudan doğruya hakimiyetini eline alması ve iradesini kullanmasıdır.” İşte, Efendi Hazretlerinin bu mürşidâne vuku bulan vaiz ve nasihatinden sonra herkes çalışmaya başladı. Bunun içindir ki, Müftü Kâmil Efendi Hazretlerini takdirle yâd ediyorum. Genç Cumhuriyetimiz bu gibi ulemâ ile iftihar eder.”
“İkinci hatıram şudur:”
“Bilirsiniz ki yeni Türk Devleti, Türk Cumhuriyeti, teessüs etmezden evvel bir çok kimseler büyük ecdadımızın sırtlarına yüklenerek muhtelif devletler ve muhtelif hükümetler teşekkül ettiler. Bunlar hiçbir vakit millet mevcudiyetini tanımamışlar ve ona hürmet etmemişlerdir. Milletin maddi ve manevi büyük mevcudiyeti, her şeyi kendi şahsi makam ve menfaatlerinden ibaretti. Kendi mevkileri için milleti, memleketi feda etmekte asla tereddüt etmezlerdi. Çok vesileler, bilhassa en son hâdiseler bunu ispat etmiştir.”
“Efendiler!”
“Milletin mevcudiyetini tanımağı zul addedenler, kendilerinin Allah’ın gölgesi olduğunu iddia gafletinde, cür’etinde, sahtekârlığında bulunanlar en nihayet bu mukaddes varlığın ilk defa bu şehirde hürmete mecbur olmuşlardır. Bu noktayı izah için bir iki kelime ilave edeyim: Cümleniz hatırlarsınız ki, Sivas Kongresi’nde milletin iradesini temsil etmek üzere bir heyet teşekkül etmişti. Ben o heyetin riyasetinde idim. Demin izah ettiğim makam sahiplerinin bir murahhası, Bahriye Nazırı Salih Paşa, millet mümessilleriyle karşı karşıya gelmeyi kabul ederek İstanbul’dan buraya Amasya’ya gelmişlerdi.”
“Ben milletin mevcudiyetine hürmet iradesine riayet şartını esas olarak ihtiva eden bir itilafnâmeyi o murahhasa burada imza ettirmiştim.”
“İşte bu itibarla Amasya İnkılap ve Cumhuriyet tarihinde daima ehemmiyetini muhaza edecek mevki ihraz eylemiştir.”
“Beş sene sonra geçirmekte olduğum dakikaların bence çok kıymetli olduğunu beyan etmekle iftihar ediyorum.”
Mustafa Kemal ve eşi Latife Hanımefendi, belediye binasında hazırlanan bir odada misafir edilirken, beraberinde gelen diğer misafirler halk tarafından evlerde ağırlanmıştır.
25 Eylül sabahı Reisi Cumhur Hazretleri ve mahiyetindekiler Belediye Binası önünde kafileyle birlikte Tokat’a hareket etmişlerdir.
18 EYLÜL 1928 / Dördüncü Ziyaret
Yeni kabul edilen Türk Alfabesinin uygulanmasını bizzat yerinde görerek, halkın tepkisi ve memnuniyetini öğrenmek amacıyla çıktığı yurt gezisinin beşinci gününde Amasya’ya gelmiştir. Refakatine Başbakan İsmet İnönü’de bulunmaktadır.
Mustafa Kemal Atatürk’ün Beşinci Defa Gelişi 22 KASIM 1930
Mustafa Kemal Atatürk’ün Amasya’yı ziyaretlerinin beşincisi ve sonuncusu 22 Kasım 1930 tarihinde yapılmıştır.
Son Karşılama
Cumhurbaşkanı, özel bir trenle Anadolu seyahatine çıktığında Amasya iline de uğramış, istasyonda kalabalık bir sevgi gösterisi arasında trenden inerek halkın arasına karışmış, Amasya Müftüsü Abdurrahman Kâmil YETKİN Efendiyle ayak üstü kısa bir sohbet etmiş, daha sonra Amasya halkının coşkun tezahüratı altında trene binerek yanındaki kafileyle Amasya’dan Samsun’a gitmiştir. |