Emet'in Kurtuluşu
Emet'in Kurtuluşu
Emet'in Kurtuluşu
   
 EMET’TE MİLLİ MÜCADELE
DR.FAZIL (DOĞAN) BEY DÖNEMİ

Tıp öğrenimi sırasında “Türk Ocakları”nın kuruluşunun temelini oluşturan ekip içerisinde yer alan Dr.Fazıl Bey , daha sonra “Türk Ocakları”nın ikinci kuruluşunda Hamdullah Suphi Bey ile beraber görev almıştır. Köycülük faaliyetleri ile yanıp tutuşan ve Anadolunun en ücra köşelerinde görev yapmayı planlayan diğer arkadaşları gibi Dr. Fazıl da askerlik görevini tamamladıktan sonra Emet’e gelir. Dr. Fazıl Bey’in anıları dikkatli okunduğunda yakın tarihe ışık tutacak ipuçları bulunmaktadır. Bunları maddeler halinde sıralayacak olursak;
1- 93 Rus Harbi, Trablusgarb Savaşı, Balkan Savaşları , 1. Dünya Savaşı ve Çanakkale Savaşı... Yıkılmakta olan bir İmparatorluğun son dönemlerinde yapılan bu savaşlar, erkek nüfusun kırılmasına ve çok kadınlı evliliklere sebep olmuştur. 1. Dünya Savaşı’nın son anlarında Emet’te yaşanan çekirge salgını kıtlığa ve dolayısıyla kolay kazanma amacı güden eşkiyaların türemesine sebep olmuş ve bu bölgede bir çok eşkiya ortaya çıkmıştır. Bunların başında Alagöz, Kabakçı Salih Efe, Topal Sadettin gibi eşkiyalar gelir. Hatta Dr. Fazıl Bey’in Kabakçı’yı yakalamak için yakınlarını Emet’e getirip Zeytinoğlu Hanı’na hapsettiği ama Kabakçı’nın onları kurtarmak için Emet’e gelemediği bir çok rivayette geçmektedir.


 
Dr. Fazıl Bey, eşkiyalardan bazılarını ikna, bazılarını da cebr yoluyla dağdan indirmiş, Emet halkının rahat nefes almasını sağlamış aynı zamanda ileride oluşturacağı “Emet Milli Müfrezesi”nin temelini de oluşturmuştur.
2- “Mondros Ateşkes Mütarekesi”nden sonra İzmir’in işgali kesinleşmiş ve daha İzmir işgal edilmeden İzmir Müdafa-i Hukuk Cemiyeti kurulmuştu. Dr. Fazıl Bey, İzmir’in İşgal edildiği gün (15 Mayıs 1919) “Emet Müdafa-i Vatan Cemiyeti”ni kurmuştur ki bu cemiyet İzmir’in işgalinden sonra Ege Bölgesi’nde kurulan ilk cemiyettir. “Kütahya Müdafa-i Hukuk Cemiyeti”nin kurulmasından sonra da “Emet Müdafa-i Hukuk Cemiyeti” olarak ismini değiştirmiş ve Kütahya Müdafa-i Hukuk Cemiyeti’ne bağlanmıştır. Bu hizmetlerinden dolayı Ocak 1926’da TBMM tarafından taltif edilmiştir. 3- Asırlardır her yıl 17 Aralık’ta Söğüt’te kutlanan “Osmanlının Kuruluş Şenlikleri” Dr. Fazıl Bey’in gayretleri ile Söğüt dışında ilk defa 1919 yılında Emet’te yapılmış ve Yörük boylarının desteği alınarak Emet Milli Müfrezesi daha güçlü hale getirilmiştir.
4- Emet Milli Müfrzesi; Gediz, Alaşehir, Gördes, Demirci gibi yerlerin kurtarılmasında ve Simav isyanının bastırılmasında aktif olarak görev almış daha sonra da Kuvvayı Seyyare’ye bağlanmıştır. Hatta Fazıl Bey’e “Demirci-Gördes Çevresi Kumandanı” ünvanı verilmiştir.

GAZİ EMET’İN İŞGALİ
Gazi Emet 14 Ağustos 1921’de Yunanlılar tarafından işgal edilmiştir. Ama Emet’in işgal hikayesi çok ilginçtir. Dr. Fazıl Bey Emet’ten ayrıldıktan sonra “Emet Müdafa-i Hukuk Cemiyeti”nin başına yakın arkadaşı ve Emet’in ileri gelenlerinden Hatipoğlu Mustafa geçmiştir. Yunanlılar sırasıyla Simav, Gediz, Hacıkebir, Kütahya ve Tavşanlı’yı işgal ettikten sonra daha önce defalarca karşılaştıkları Emet Milli Müfrezesinin varlığını bildiklerinden Emet’i işgal etmeyip Emet, Değirmisaz, Yenice ve Dağardı bölgelerinin kontrolünü Kabakçı Salih Efe’ye bırakmışlardır. Tavşanlıdaki Yunan Komutanı Zamanist ile Kabakçı Salih Efe arasında geçen bir tartışma sonrasında Zamanist, Kabakçı’nın öldürülmesi emrini verir. Kabakçı kaçarak daha önce malına mülküne göz koyduğu Emet’te Günlüce ile Eğrigöz beldeleri arasında bulunan Türkmen Tepesi’ne yerleşir. Yunanlılar da bu olay üzerine 20 Şubat 1922’de daha önce işgal etmedikleri Emet’e 40 kişilik bir kuvveti gönderip Hükümet Binasına yerleşirler. Emet’in ileri gelenleri Emet Müftüsü Hafız Osman’ı Yunanlılar’la görüşmek üzere görevlendirirler. Yunanlılar’ın Emet’e zarar vermedikçe Emetliler’in de Yunanlılar’a dokunmayacaklarını söylemesini isterler. Bu olay daha sonraları Hafız Osman’ın Yunan işbirlikçisi olduğu iddiasıyla aleyhine kullanılır. Mart 1929’da Başvekalet Makamı’na sunulan muhakkik raporuyla Osman Efendi aklanır.
Mart 1922’de Garp Cephesi 7. Tümen’den Yzb. Reşit (Ahmet Ragıp) ve Tğm. Şakir ile birlikte silahlı 10 er gönderilir. Amaçları ileride girişilecek genel bir taarruzda Yunan ordusunun gerilerine saldırmak için gönüllü er toplayıp eğitmektir. Bu durumdan Genelkurmay Başkanlığı Harp Dairesi’nin “Türk İstiklal Harbi” adlı kitabının II. cildinin “Batı Cephesi” adlı 6. kısmı I. kitabında bahsedilmektedir. Kabakçı bu birliğe katılmak istese de Sülye Bala’nın ileri gelenlerinden Molla Ümmet bu isteği “Mimye Köprüsü’nden bu tarafa geçersen seni vururum!” sözleriyle geri çevirmiştir.

DEĞİRMİSAZ OLAYI
19 Nisan 1922’de 10 kişilik bir Yunan birliği Emet’te bulunan birliğe gıda ve yiyecek temini için Değirmisaz’a gider. Orada onları gören bir Sülye Balalı ellerindeki silahlara karşıdan bakıp “İşgal altında olan biziz. Bizim kendimizi savunacak bir silahımız bile yokken onlar makineli tüfeklerle halkı soyuyorlar.” diyerek durumu Yzb. Reşit’e bildirir. Gece Yunanlılar’ın Değirmisaz’da konakladıkları köy odasına baskın yapılacaktır. Sülye Balalılar Değirmisaz’a vardıklarında Köy Muhtarı Kadıoğlu İsmail eğer bu gece köy odasına baskın yapılırsa Yunanlılar’ın bunun sorumluluğunu kendilerine yükleyeceklerini, mümkünse bu baskının ertesi günü köyden çıktıktan sonra yapılmasını söyler. Bu kabul edilir.

Yunanlılar köyden ayrılır ayrılmaz köyün dışında bulunan Emet Çayı’nı geçerler. 20 Nisan’da pusuya yatan Sülye Balalılar tarafından 6 tanesi öldürülür. Avcı kolu halinde köyden çıkmaları sebebiyle hepsi pusuya düşmez. İkisi yaralı halde Eğrigöz tarafından kaçarak Emet’teki birliğe ulaşırlar. Bu olay üzerine Değirmisaz Muhtarı Kadıoğlu İsmail ile birlikte iki azası Yunanlılar tarafından yakalanıp Emet’e getirilir. Akla hayale gelmeyen işkenceler yapılır. İşkence yapılan Değirmisazlılar’ın feryatları Emet sokaklarında çınlamaktadır. Üç gün süren bu eziyetler sonrasında Değirmisazlılar dayanamayıp kendilerinin yapmadıklarını, yapsa yapsa Sülye Balalılar’ın yapmış olabileceğini söylerler. Bunun üzerine Yunan Komutanı, Emet Belediye Reisi Terlemez Hasan’ı çağırıp 40 askeri olduğunu ve onlara 40 tane kadın istediğini, kendisine de Sülye Bala’nın en güzel kızını istediğini ve Sülye Bala’yı da yakıp yıkacağını söyler. Terlemez Hasan bu istekleri hemen yerine getiremeyeceğini, bunu alenen yaptığı zaman Emetliler’in kendisini öldüreceğini, ertesi güne kadar müsaade edilirse bir eğlence tertip edip diğer isteklerinin de temin edileceğini söyler. Amacı zaman kazanmaktır. Yunan Komutanı bunu kabul eder. Emet Müdafa-i Vatan Cemiyeti Reisi Hatipoğlu Mustafa Sülye’ye haber uçurur. Belediye Reisi Terlemez Hasan, katır yüküyle gazyağı tenekeleri temin eder. Artık tahammül edilecek hal kalmamıştır ve plan hazırdır.

EMET HÜKÜMET KONAĞININ YAKILMASI

Ertesi günü plan işlemeye başlar. 24 Nisan 1922 günü Belediye Reisi Terlemez Hasan eğlence tertip eder. Şeyhler köyünden çalgıcı Hüsam Ağa ve Hüseyin Çavuş getirtilir. Eğlence başlar. Belli bir süre sonra çalgıcılar bir fırsatını bulup binayı terk edeceklerdir. Sarhoş olan Yunanlılar’dan büyük bir bölümü sızmışlardır. Hükümet Binası’na emme basma itfaiye tulumbasıyla gazyağı püskürtülecek ve bina ateşe verilecektir. Yzb. Ahmet Ragıp, Tğm. Şakir, 7. Tümen’den gelen erler, Eğrigözlü seymenler, Sülye Balalı ve Emetli efeler toplam 30 - 40 kişi Hükümet Konağı etrafına mevzilenirler. Ama plan düşünüldüğü gibi işlemez. İtfaiye tulumbası çalışmaz. Emetliler Hükümet Konağı’na yaklaşamadıkları için plan hemen değiştirilir. “Kalaycı Gavuru Artin” diye bilinen gayri müslimin eline gazyağına batırılmış paçavralar verilir. Bunu yakıp arka bahçedeki camdan içeriye atması söylenir. O da öldürülme korkusu ile denileni yapar. Çalgıcılar tuvalete gitme bahanesi ile dışarı çıkmışlardır. Yangın kısa sürede binayı sarmış dışarı kaçmaya çalışanlar teker teker vurulmuştur. 7. Tümen’den gelen 10 erin arasında bulunan Ankaralı İbrahim Çavuş’un attığını vurması, bir tek mermiyi bile boşa harcamaması hala halk arasında anlatılır. Binadan kaçmayı başaran iki Yunanlı mezar başında yakalanarak öldürülür. Bodrum camından ateş eden bir Yunanlı tarafından Giziroğlu Mehmet burada ayağından vurulur. Başka da bir zayiat yoktur. Yunan Komutan ile birlikte 40 Yunanlı burada öldürülür. Ancak o sırada Hükümet Binası’nda olmayan ve “Kulaksız Çavuş” diye bilinen Yunanlı, silah sesleri üzerine bulunduğu evden yerel kadın kıyafetleri giyerek kaçar. Durumu Tavşanlı’daki Yunan karargâhına bildiri, onlar da Kütahya’daki karargâha bildirirler. Bunun üzerine Kütahya’daki karargâhtan bir tabur asker Tavşanlı üzerinden Emet’e yönlendirilir. Emetliler için iki seçenek vardır. Ya Emet’i ve köylerini boşaltıp dağlara kaçacak, ya da Yunanlılar’a karşı koyacaklardır.
Toparlayacak olursak Emet Hükümet Konağı baskınının üç ana sebebi vardır:
1- Değirmisaz muhtarı Kadıoğlu İsmail ve iki azasının feryatları ve onlara yapılan işkencelerin dayanılmaz boyutlara ulaşması.
2- Yunan komutanının Emetliler’in ve Sülyeliler’in namusuna göz koyması.
3- Değirmisaz baskınını Sülyeliler’in yaptığının anlaşılmasından sonra Sülye Bala’nın Yunanlılar tarafından yakılacak olması.

CEVİZDERE DESTANI
Poyrazların Hüseyin ve Porsuk Ahmet gibi gençler halkı galeyana getirip karşı durmak kararındadırlar. Zaten kaçmaya ve bütün köyleri boşaltmaya da pek vakit yoktur. 26 Nisan gecesi Cevizderesi’nin bulunduğu yerde yine Yzb. Reşit (Ahmet Ragıp), Tğm. Şakir, 7. Tümen’den gelen erler, Eğrigözlü seymenler, Sülye Balalı ve Emetli efeler toplam 50 - 60 kişi mevzilenirler. Silah sesi gelmeden kesinlikle ateşe başlanmayacaktır. Dar bir vadide bulunan bu bölge pusu için en uygun yerdir. 27 Nisan günü öğle vaktine doğru (bazı kaynaklara göre 200, bazılarına göre ise 350 kişilik) Yunan taburu Cevizderesi’ne girer. Pusunun baş tarafında Sülyeliler, ortasında Eğrigözlüler ve 7. Tümen’den gelen subaylar ile erler, sonunda ise Emetliler bulunmaktadır. Yunanlılar sayıca çok olduğu için tamamı pusunun içine girmez. Dolayısıyla pusunun baş tarafında bulunanlar pusu gerçekleşmeyecek diye yavaş yavaş açılmaya başlarlar. Ama o anda bir mucize olur. Yunan komutanı derenin aktığı yere geldiğinde atından iner ve atını sulamaya başlar. Pusunun sonunda bulunan Porsuk Ahmet uyuyup kaldığı siperinden atların ayak sesleriyle uyanır ve Yunanlılar’ı büyük bir dikkatle izlemeye başlar. Yunan komutanı tekrar atına bindiğinde herhalde askerlerine üçerli sıraya geçmelerini söylemiş olmalı ki sayıca fazla olan Yunanlılar’ın tamamı pusu kurulan bölgenin içine girmeye başlarlar. Tabi bu sırada pusunun baş tarafı yavaş yavaş açılmış haldedir. Yzb. Reşit (Ahmet Ragıp) açılan bu pusuyu gördüğü, belki de Yunanlılar’ın tamamının pusunun içine girmesini beklediği için ilk atışı bir türlü yapmamıştır. Yunan Komutanı, Porsuk Ahmet’in siperine yaklaştıkça yaklaşmış ama bir türlü ilk atış gerçekleşmemiştir. Gelin bundan sonrasını Porsuk Ahmet’in ifadesi ile dinliyelim;
“Benim sipere yattığım yer hemen yolun altında, kayaların arasında bir yerdi. Karşımdan gelen Yunanlılar’ın beni görmelerine imkan yoktu. Ancak benim yanımdan geçerlerken bir tanesi başını sola çevirse beni görecek ve öldüreceklerdi. O anda kafamdan birçok şey geçti. “Nasıl olsa beni görecek ve öldürecekler. En iyisi ölmeden öldürebildiğim kadar Yunanlı öldürüp ondan sonra öleyim.” diyerek ani bir kararla başlarındaki komutana nişan aldım ve ateş ettim. Kurşun komutanın atının başına isabet etmişti. Atın vurulması sonucu yere düşen komutan atından silahını almaya yeltenirken ikinci atışı yaptım ve komutanı vurdum. Ondan sonra mermiler havada uçuşmaya başladı. Benim silahımın patlamasıyla diğer arkadaşlarım da ateşe başladılar. Ortalık anacı babacı günü olmuştu. 85 tane mermim vardı. Bir tanesini bile boşa atmadım. Mermim bir tane kalınca vurduğum Yunan komutanının silahını gözüme kestirdim. Onu almaya giderken bir Yunanlı beni fark etmiş olmalı ki onun silahını bana doğrulttuğunu fark ettim ve kalçamdan vuruldum. Döndüğüm gibi son mermimle beni vuran Yunanlı’ya ateş ettim ve onu vurdum. Böylelikle Cevizderesi’ndeki görevimi tamamlamış oldum.”
Porsuk Ahmet’in ilk atışından sonra başlayan mermi tufanı akşama kadar hiç susmamış, pusunun baş tarafı da açılan ilk atıştan sonra tekrar kapanmış ve Yunanlılar’ın tamamı pusu içinde kalmış, hatta kurmaya bile fırsat bulamadıkları mitralyöz de Emetliler’in eline geçmişti. Yunanlılar’dan 25 kadarı bugün “Şekerlerin Damları” diye bilinen yerde bulunan taşlarla örülü bir samanlığa sığınmışlar, taşların arasından açtıkları ateşle kahramanlarımızın yanlarına sokulmalarını engellemişlerdi. Havanın kararması üzerine kahramanlarımız Cevizdere’den ayrılırlar. Samanlığa sığınan Yunanlılar ise Tavşanlı ve Kütahya’ya ulaşmak için değişik köyleri ve yolları deneseler de yol iz bilmedikleri için onlar da rast geldikleri köylüler tarafından öldürülmüş Kütahya’ya ancak iki tanesi ulaşabilmişti. Bunlardan 3 tanesi Kayı köyünde, 2 tanesi Bahatlar köyünde öldürülmüşlerdir. Batıda hiçbir bölgede bu tarihe kadar Yunanlılar’a ağır bir darbe vurulmamıştı. Değirmisaz olaylarında 6, Emet Hükümet baskınında 40 ve Cevizdere’de 200 civarında olmak üzere en az 250 civarında Yunanlı öldürülmüş ve bu olay bir hafta kadar kısa bir sürede cereyan etmiştir.

CEVİZDERE ŞEHİTLERİ
1- Ahmet oğlu İbrahim
2- Yeşillerin İbrahim
3- Poyrazların Hüseyin
4- Şabanların Hasan
5- Topcuların Hüseyin
6- Salihlerin Ahmet
7- Malakların Ömer

CEVİZDERE MUHARİP VE GAZİLERİ
1- Porsuk Ahmet
2- Köftürcülerin Hüseyin
3- Barışların Ahmet
4- Kako Mehmet
5- Demetlerin Hasan
6- Ramazanların Ali
7- Giziro Mehmet
8- Çavuşların Himmet
9- Çavuşların Mehmet
10- Düğmelilerin Nuri Ağa
11- Efendi Mehmetlerin Mehmet Ağa
12- Çavuşların Sadık
13- Cemal DAYIOĞLU
14- Öğretmen Sait AYAN
15- Sakaların Halil UYGUN
16- Hasan KARABABA
17- Karabayramların Ali
18- Çilonların Mehmet
19- Şabanların Mehmet
20- Şabanların Ahmet
21- Şabanların Mustafa
22- Çil Mehmet
23- Gödece Mehmet
24- Çakır Himmet
25- Akkuşak Ahmet
26- Rıza DAYIOĞLU
27-Degirmenci Abdullah KORKUT
28-Halil İbrahim KORKUT
29-Osman ATAY
30-Kavasların Hasan TOPCU
31- Halil BURSALI

EMET’İN VE KÖYLERİNİN YAKILMASI
Cevizderesi’ni haber alan Yunanlılar iki alay Kütahya’dan, uçak takviyeli iki alay da İzmir’den olmak üzere toplam dört alaylık birliği Emet üzerine gönderir. Emet için acı ve hüzün dolu günler daha da artarak devam etmektedir. Mayıs başında Emet bölgesine gelen dört alay Yunan birliği 24 Mayıs’a kadar Emet’le beraber 14 köyünü taş üstünde taş kalmayacak şekilde yakmışlardır. Cevzideresi’ne katılanları isim isim tespit etmişler, başta Belediye Reisi Terlemez Hasan, Emet Müdafa-i Hukuk Cemiyeti Başkanı Hatipoğlu Mustafa olmak üzere tüm Cevizderesi muhariplerini teker teker aramaya başlamışlardır. Özellikle yakılan köyler Cevizderesi muharebesine katılanların köyleridir. Gittikleri her köyde çoluk çocuk, hamile yaşlı, kadın erkek ayırt etmeden önlerine geleni hunharca şehit etmişlerdir. Bu işgal Ramazan ayına rastlamış hatta Emet’in girişinde bulunan şehitliktekiler Ramazan Bayramı günü şehit edilmişlerdir. Cevizderesi’nde ele geçirilen mitralyöz de Yunanlılar tarafından Umutlu köyünde bulunmuş ve geri alınmıştır. Yaralı olan Porsuk Ahmet ve Belediye Reisi Terlemez Hasan ile birlikte 18 kişi Umutlu köyünden, 25 kişi Köprücek köyünden, Sülye, Eğrigöz, Küreci ve diğer köylerimizden daha birçok kişi esir alınmış, bir kısmı Simav’da hapsedilmiş, bir kısmı da Manisa’da Divan-ı Harbte yargılanarak Korfo Adası’na ve Atina’ya esir olarak götürülmüşlerdir. Bu olaylardan İbrahim Ethem AKINCI’nın Türk Tarih Kurumu tarafından basılan “Demirci Akıncıları” kitabının 239. ve 240. sayfalarında “Emet Vekayi ve Fecayii” başlığı altında bahsedilmektedir. Yine Yunanlılar’ın 24 Mayıs 1922’de Emet ve havalisini harabeye çevirdikten sonra Emet’i terk ettikleri aynı eserin 250. sayfasında belirtilmektedir.
Bu dönemde şehit edilen Ecdadımızdan isimleri ve mezarları tesbit edilebilenlerin isim listesi aşagıdadır.

1-Mülazım Ahmet Efendi
2-Eşi Ayşe Hanım
3-Haflemdimin Halil Ağa
4-Zaimzade Tapucu Mehmet Efendi
5-Şirin Hüseyin Efe
6-Uzunbekir oğlu İsmail
7-Ebiro Hafız Mehmet Efendi
8-Yiğit Murat
9-Bayramların İbrahim (KOÇ)
10-Bayramların Fatma (KOÇ)
11-Bayramların Ramazan (KOÇ)
12-Karacaların İbrahim
13-Kadıların Keziban
14-Keziban Oğlu Mustafa
15-Keziban Oğlu Şerif
16-Sinanların İsmail
17-Umarların İsmail
18-Ali-Ayşe Kızı Hatice
19-Kendim İbrahim
20-Develo Ömer
21-Kocakafa Ali
22-Dolavcıların Alme
23-Dolavcıların İsmail
24-Dolavcıların İsmail'in Eşi
25-Dolavcıların İsmail'in Damadı
26-Hatıpların Hüseyin Efendi
27-Ayanların Deli Osman annesi Hatice
28-Mazo
29-Özekmekçilerin Hafız Mehmet

 

 

 

 

SONUÇ
Bazı kesimlerin Emet olayının “Milli Mücadele”ye zararı olduğunu söylemeleri bir talihsizliktir. Tam tersine Emet’in bu kahramanlık destanı Yunanlılar’ın savunma hattını zayıflatmış ve dört alay Yunanlı’yı üzerine çekerek Kuva-yı Milliye’nin birçok yerde rahatlamasını ve ilerlemesini sağlamıştır. Ayrıca bazı çevrelerce de Emet’in bu konuda aceleci davrandığı iddia edilmektedir. Oysa 7. tümenden gelen Yüzbaşı Reşit’in (Ahmet Ragıp) “Büyük Taarruz”un nisan ve mayıs aylarında yapılacağını söylemesine rağmen bu taarruz hazırlıkların yetiştirilememesi sebebiyle birkaç sefer ertelenmiştir. Dr. Fazıl Bey’in dediği gibi “Yunanlılar Sakarya’ya kadar ilerlediği zaman geri kasaba ve bucakları da birer küçük birlikle işgal etmişlerdi. Bu arada Emet’e bir bölük gönderip Hükümet Konağı’na yerleştiler. Lakin Türk milletinin içinde yüzyıllar boyu yerleşmiş olan özgürlük duygusunu taşıyan bütün Emet köylüleri bir akşam birleşerek Hükümet Konağı’nı çevirip Yunanlılar’a teslim olmalarını emrettiler. 300 - 400 kilometre gerilere ve ilerilere kadar işgal altında, çevrilmiş bir durumda bulunan Emetliler’in gösterdikleri bu korkusuzluk ve yiğitlik akıllara durgunluk verir. Yunanlılar teslim olmayınca kaçan bir tanesi dışında bütün Yunan erlerini yok ettiler ve silahlı olarak sonucu beklemeğe koyuldular.
Kaçan Yunan eri Kütahya’ya gidip durumu anlatınca, Yunanlılar Kütahya’dan hemen bir alayı Tavşanlı yolundan Emet’e sürdüler. Bu alay Emet’ten iki saatlik yolda Cevizli dereye gelince Emetliler’in kurduğu pusuya düştü. Kadın erkek ve çocuklarda dâhil bütün Emet köylüleri ateşli bir intikam duygusu ile tam baskın yaparak bu alayı da yok ettiler.

İçlerinden kaçmayı başaran bir iki kişi Kütahya’daki Yunan Kumandanlığı’na durumu bildirince bu sefer Yunanlılar cepheden büyük bir kuvvet ayırarak Emet’e yolladılar. Bu kuvvetin karşısında köylüler dağlara çekildi. Yunanlılar da Emet ve yöresindeki köyleri tamamen yaktılar. Fakat dağlarda kovuklarda gizlenen bu mücahitler yine boş durmadılar ve perakende dolaşan Yunanlılar’ı tek tek kapanlarına düşürdüler. Sonunda Emetliler’le başa çıkamayacağını anlayan Yunanlılar buradan bütün kuvvetlerini çekti ve Türk milletinin bu kutsal mabedinde tek bir Yunan eri kalmadı. Bütün ev ve barklarının yanmasına aldırmadan “ Toprağımızda tek bir Yunanlı bırakmadık. “ diye candan sevinen Emetliler’in bu büyük kahramanlığını işgal altındaki başka yerler de gösterseydi düşmanın birçok kaleleri alarak Anadolu içlerine girmesi bir hayal olurdu.”
İbrahim Ethem Bey’in “Demirci Akıncıları” kitabında Emet’teki Yunan mezalimi hakkında “Avrupalılar’ın ve Yunan gazetelerinin medeni ve insani olduklarını iddia ettikleri Yunanlılar’ın bu fecayi ve mezalimini görsünler de utansınlar.” demesi ibrete şayandır.
Emet Hükümet Konağı baskını ve Cevizderesi Savaşı “Milli Mücadele”den ayrı bir olay değil bilakis Yzb. Reşit (Ahmet Ragıp) ve Tğm. Şakir’in sevk ve idaresinde gerçekleştirilmiş örnek bir Milli Mücadele olayıdır.
Dün olduğu gibi bugün de Emet’in kahramanlığını hazmedemeyen bazı çevreler bulunmaktadır. Hatta Emet’in kahramanlığını kendilerine mal etmeye çalışanlar bile vardır. Bizim mücadelemiz ise “Gazi Emet’imizin hakettiğine inandığımız İstiklâl Madalyasını almasıdır.”www.emet.gov.tr

 
Emet'in kurtuluşu ile ilgili şiir
 
 
 
Anteplice Dil Dersleri
 
=> Fıkralar

=> Anteplice Sözlük

=> Anteplice Beddualar

=> Anteplice Atasözleri Deyimler

=> Antep Tekerlemeleri

=> Gaziantep Manileri

=> Antepoloji Bölümü

=> Antepliyik Demek için

=> Gaziantep Ninnileri
 
 

=> Anteplice Karikatür

=> Anteplice vido

=> Anteplice Dualar

=> Örnek konuşma

=> Anteplice Yeminler

=> Şiirler

=> Gaziantep ağzından derlemeler

=> Gaziantep'li olmak

=> ALLEBENDEN ANILAR
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol