Romanya, Bulgaristan, Karadağ, Yunanistan ve Sırbistan'ın 1912 yılının Ekim ayında yaptıkları anlaşma sonrasında başlayan I. Balkan Savaşı sırasında, düşman işgaline uğrayan Kırklareli yöresi, belki de tarihinin en kötü günlerini yaşamıştır.
Bulgar 1. ve 3. Ordularının iki koldan başlattıkları saldın, Abdullah Paşa komutasındaki Türk birliklerini hazırlıksız bir anda yakalamıştı. Düşmanın ilerleyişi sırasında, savunmada kalarak zaman kazanmak isteyen Abdullah Paşanın fikirlerine, Başkomutan Vekili Nazım Paşanın karşı çıkması üzerine, Doğu Ordusu kendisinden iki kat güçlü düşmana saldırmak zorunda kaldı. 22.Ekim 1912'de başlayan karşı çıkışla, Bulgar 1. Ordusunu Erikler ve Poloz köyleri civarında yenilgiye uğratan Mahmut Muhtar Paşanın 3. Kolordusu, Bulgar 3. Ordusunun saldırısıyla karşılaştı. Türk ordusu bu ani saldırı karşısında ağır kış şartlarının da etkisiyle düzensiz bir şekilde geri çekilmek durumunda kaldı. Abdullah Paşa, Ordusunun Ergenenin gerisine çekilmesini ve bu arada sorunun diplomatik görüşmeler yoluyla çözülmesini istiyordu. Osmanlı Hükümeti duruma çözüm getirmek için Başkomutan Nazım Paşayı cepheye göndermiş, Abdullah Paşa ise eski görüşünü tekrarlamasına rağmen, cephenin Lüleburgaz'da kalmasına karar verilmiştir.
25 Mayıs 1920'de genel seferberlik ilan edildi. Kurtuluş hareketlerinin yaygınlaşması üzerine, Yunanlılar 20 Temmuz 1920'de Tekirdağ'a asker çıkardılar ve hızla ilerleyerek 25 Temmuz'da Edirne'yi ele geçirdiler. Edirne işgalinden birkaç gün önce, Trakya Paşaeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti merkezi Kırklareli'ne taşınmıştı. 10 Ağustos 1920'de imzalanan Sevr Anlaşması ile Trakya Yunanlılar tarafından işgal edildi. Bu durum İstiklal Savaşı hazırlıklarını hareketlendirdi. İşgal sırasında bir süre yönetimi dağılan Trakya-Paşaeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti yeniden toparlandı ve silahlanma hareketini hızlandırarak, Ankara Hükümeti'ne bağlandı. Artık istiklal mücadelesi başlamıştı. Nitekim Nisan 1922'den itibaren, silahlı çetelerle vur-kaç hareketleri düzenlenmeye başlandı. Bu arada bağımsız olarak hareket eden 3 direniş müfrezesi, Doğu Trakya içlerine doğru düşmana karşı baskınlar düzenliyordu.
Eylül ayına kadar süren bu hareketlerle düşmana büyük kayıplar verdirildi. Nihayet 12 Ekim'de imzalanan Mudanya Mütarekesi ile Edirne, Tekirdağ ve Kırklareli Ankara Hükümeti'ne bırakılıyordu. Yunanlılar 15 Ekim'den itibaren işgal bölgelerini boşaltmaya başladılar. Varılan anlaşma gereği, Vize ve Saray İtalyanlara, Lüleburgaz ve Kırklareli ise Fransızlara, Ankara Hükümeti'ne verilmek üzere teslim edildi.Doğu Trakya'nın teslim alınması için İtilaf Yüksek Temsilcileri ile İstanbul'a gönderilen Refet Paşa arasında 23 Ekim 1922'de bir protokol imzalandı. Buna göre Doğu Trakya'nın boşaltılması il ve kasaba düzeyinde tarihleşiyor ve tahliye koşulları karara bağlanıyordu. Edirne Valiliği'ne atanan Şakir (Kesebir) Bey Trakya'ya geçerek, teslimde yer aldı. Buna göre ilk olarak İtalyan denetim bölgelerinden başlayarak, Şakir Kesebir Doğu Trakya'yı bütünüyle teslim aldı. Önce Vize ve Demirköy'e (2 Kasım), akabinde Lüleburgaz (8 Kasım), Babaeski (9 Kasım) ve nihayet Kırklareli'ne 10 Kasım 1922'de Türk Bayrağı çekildi.
:::: MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİ :::::
Düşmanın 26 Ekim'de iki koldan başlattığı saldırı sırasında, Doğu Ordusu ikiye ayrıldı ve Vize'deki 2. Doğu Ordusu'nun başına ise Ahmet Abuk Paşa getirildi. Bulgar güçleri ise 28 Ekim'de Pınarhisar ve Vize'ye şiddetli saldırılarda bulundu. İstanbul Hükümeti barış isterken, Bulgar orduları 17 Kasım'da yeni bir saldırı başlattı. Fakat takviye edilen Türk birlikleri düşmanı püskürtünce, 25 Kasım'da ateşkes görüşmeleri başladı. 3 Aralık'ta anlaşma sağlandıktan sonra, 17 Aralık'ta Londra'da Barış Konferansı toplandı. Tarafların karşılıklı katı tutumları ile karara varılamazken, İstanbul'da yönetim değişmiş ve Edirne düşmüştü. Yeniden Ateşkes görüşmeleri başlatıldı ve ardından 30 Mayıs 1913'te Londra Anlaşması imzalandı. Buna göre Girit ve Ege adaları ile Makedonya'daki Osmanlı hakimiyeti sona ermiş oluyordu. Anlaşmanın ardından, Balkan Devletleri aralarında toprakları paylaşma savaşı başlatınca, Enver Paşa, Osmanlı Ordularını harekete geçirerek, Kırklareli önlerindeki düşmanı cephelerinden söktü ve Edirne'ye doğru ilerledi. Bulgarların isteği üzerine 31 Temmuz'da ateşkes yapıldı, ardından 30 Eylül 1913 tarihinde ise İstanbul Anlaşması imzalanarak, Edirne geri alındı.
l.Dünya Savaşı'nın ardından, 30 Ekim 1918'de imzalanan Mondros Mütarekesi ile İtilaf Devletleri Kırklareli ve tüm Trakya'da denetim kurma hazırlıklarına başladı. 4 Kasım 1918 'de bir Fransız Alayı Sirkeci 'den Uzunköprü-Hadımköy hattını tutarak, demiryolu çevresindeki Türk köylerine saldırmaya başladı ve Lüleburgaz'a da bir müfreze yerleştirdi.Mevcut işgalci tutum karşısında, 2 Kasım 1918'de Trakya Paşaeli Müdafaa Heyet-i Osmaniyesi adıyla bir örgüt kuruldu. 22 Ocak 1919'da İstanbul'da yapılan toplantıyla, Trakya'nın kurtarılması için bir dizi karar alındı ve buna göre Doğu Trakya (Edirne-Kırklareli-Tekirdağ)'da bulunan Yunan askerlerinin Bölgeden çıkarılması için gerekli teşebbüslerin her kademede başlatılması kararlaştırıldı. Kırklareli'ni temsilen bu toplantıya Şevket Dingiloğlu katıldı. 4 Eylül 1919'da toplanan Sivas Kongresi'nden bir süre sonra Trakya'nın silah yoluyla kurtarılması için kurulan "Trakya Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti" Trakyalı vatanseverleri bir çatı altında topladı. 31 Mart 1920'de Lüleburgaz'da toplanan kongrede, işgalcilere karşı kesin tavır belirlemek ve alınan kararları uygulamak üzere bir yönetim heyeti kabul edilerek, durum Ankara'ya bildirildi. Çalışmalar üzerine 3 Nisan 1920'de Kongreye bir telgraf yollayan Mustafa Kemal, başarı diliyordu. 9-13 Mayıs 1920'de Edirne'de genişletilmiş "Trakya Kongresi" yapıldı. Burada işgale karşı mukavemet gösterilmesi ve Milli Kuvvetler Kumandanlığına Cafer Tayyar Paşa'nın getirilmesine karar alındı.
http://www.kirklareliaihl.k12.tr/index.php?option=com_content&task=view&id=27&Itemid=42
|